Yeni transferler oynarsa belki...

Bir hafta içinde üçüncü maçını oynayan Erzurumspor FK bu maçlarda ilginç sonuçlar elde etti. Fenerbahçe ile Türkiye Kupası grup maçında karşılaştı ve rakip sahada oynanan maçı 5-0 kaybetti. Bu, Erzurumspor için hedef maçlardan biri değildi (ya da maç sonucundan hareketle o gözle değerlendirildi) ve farklı yenilgi çok önemsenmedi. 

 

(Bu maça ilişkin birkaç şeye işaret etmek lazım: Rakip güçlü takım, evinde çok iyi oynuyor, Erzurumspor için aslolan TFF 1. Lig... hepsine tamam ama özellikle yedek oyuncular için vitrin maçı olarak değerlendirilmesi gereken böyle maçları fırsat olarak da görmek lazım. Başta kaleci Göktuğ olmak üzere sahaya çıkan on bir, direnç gösteremedi ve farklı sonuç ortaya çıktı. Yine bu maçta Cenk gibi bir oyuncunun maç 1-0 iken penaltı kazanmak için kendini yere atması, penaltıyı gole çeviren Talisca ile klasikleşmiş gol sevincini sergilemesi, taraftarın haksız bir penaltı ve sonrasında gelen golü ve hak edilmemiş sevinci coşkuyla alkışlaması, yine taraftarın maçın tamamında kendi ayarında olmayan bir takımı ezmeye çalışması da çok rahatsız ediciydi. Bu tablo futbolun asla sadece futbol olmadığını, gelinen nokta itibariyle kendinden olmayanı terbiye etme aracı olarak futbolun kullanıldığını görmüş olduk. Taraftarın, yönetimlerin, medyanın beslediği böyle bir ortamın sportif başarı getirmemesi, Avrupa kupalarında ve diğer turnuvalarda ‘büyük’ takımların küçük/küçültücü sonuçlar alması normaldir.)


Erzurumspor, hafta sonunda ise çok zayıf rakibi Yeni Malatyaspor’u 7-0 yendi ve bir önceki maçı unutturdu. Ama iki maç da aslında ölçü değildi takı için. Çünkü biri kaybedilmesi, diğer kazanılması kesin gibi görülen iki maçtı. 

 


Asıl maç bugünkü Gençlerbirliği maçıydı. Ve kaybedildi. Üstelik rakip aldığı üç puanla son haftalardaki çıkışını sürdürmüş ve puanını Erzurumspor’la eşitlemiş oldu. Maçın henüz birinci dakikasında Metehan Mimaroğlu’nun golüyle öne geçen Gençlerbirliği, maç boyunca savunmasında da oldukça iyi göründü. Uzun boylu defans oyuncuları Mustafa Yumlu’nun olmadığı bir günde Erzurumspor’un ortalarını kolayca savuşturdular. İlginçtir, ev sahibi takım buna rağmen Odise Roshi’nin kafasıyla golü buldu. 34’üncü dakikadaki bu gole kadar organize tek bir atak geliştirebilmiş olan Erzurumspor için bu gol değerliydi. İlk yarı böylece 1-1 tamamlanmış oldu. 

 


İkinci yarıya, ilk yarının en iyi iki oyuncusundan biri olan Roshi’nin yerine (diğeri maç boyunca çalışkanlığı ile dikkat çeken ve taraftarın takdirini toplayan Giorbelidze idi) Salih oyuna dahil oldu. Ama takım genel itibariyle dağınık ve savruk oynadı. Eren’in şut çekememiş olması, Sylla’nın topla çok az buluşması ve buluştuğu topları harcaması, kaleci Ataberk’in topu oyuna sokmada başarısızlığı, defansın ikinci golü atan deneyimli golcü Amilton’a müdahale edememesi tepki çekti. Tepki çekenlerin çokluğu takımın genel itibariyle iyi olmadığını zaten gösteriyor. Toplamda 15 şut atmış olması ve yüzde 63 oranında topa sahip olması ev sahibi takımın iyi oynadığı algısı yaratmamalı…

 


Hüseyin Eroğlu’nun etkisini günden güne hissettirdiği Gençlerbirliği, genel itibariyle iyi bir takım; nitekim puan tablosunda da üst sıralara tırmandı. Bu gidişle Kocaeli birlikte ilk iki için çok iddialı duruma gelecektir.
Erzurumspor için yeni transferlerin iyi çıkmasını dilemekten başka çare kalmadı artık. Onlar biraz heyecan yaratacak, Eren şut atacak, Koray daha fazla süre alacak, olmazsa olmaz Mustafa Yumlu takıma dönecek ve hem kaptanlığıyla hem de golleriyle takımı sürükleyecek; başarı ancak böyle gelecek…

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.