Yem bitkilerinin çözüm bekleyen sorunları

Et fiyatları aldı başını gitti. Fiyatların, toplumun büyük bir kısmına göre yüksek oluşunun nedeni üretim maliyetlerindeki artışlar. Üretim maliyetini arttıran unsurlar içinde yurt dışı kaynaklı giderlerin dolara endeksli oluşu önemli bir paya sahip. Yurt dışından temin edilen üretim girdilerinin muadili yerlilerinin tercih edilmesi kanayan yaraya pansuman olabilir.

 

Hayvancılıkla ilgilenen işletmelerin üretim maliyetlerinin en büyük kalemi yem gideridir. Hayvanın ihtiyacı olan yemin uygun zamanda ve sağlıklı bir şekilde sürekli olarak temin edilebilmesi gereklidir. Fakültedeyken hocalarımız ‘Yemin kadar hayvanın olsun.’ diye öğütlerlerdi. Bence hala haklılar çünkü işletme dışardan aldığınız yemin fiyatındaki dalgalanmalar işletme ekonomisinde sarsıntılara sebebiyet verebilir. Aklın ve bilimin önderliğine kulak verip öğütleri dinleyenler var, dinlemeyenler de var tabi.

 

Nitekim 2021 yılının Nisan ayı itibari ile mısır ve soya fasulyesi fiyatlarının son yedi senenin en yüksek değere ulaştığı günlerde, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Bekir Kayan, Feed Planet dergisine verdiği röportajda, devletin Ulusal Yem Konseyi kurarak yem fiyatlarını kontrol etmesini talep ediyor.

 

Üretici temsilcisinin feryadına kulak verenlerdenim fakat ahıra ulaşan yemin, üretim süreçlerini göz ardı ederek, sağlıklı çözüme ulaşmamız mümkün değildir.

 

Yerli ve milli yem bitkileri tohumluk üreticileri ve yetiştiricilerinin,  kendi hayvanını beslemek için yem bitkisi yetiştirmeyen hayvan üreticilerine atfen, rahatlıkla okuyabileceği anlamlı bu dizeleri paylaşarak, yaşanan gerginliği müsaadenizle biraz düşürmek isterim.

 

Hatasız kul olmaz/ Hatamla sev beni/ Dermansız dert olmaz/ Dermana sal beni

Kaybettim kendimi/ Ne olur bul beni/ Yoruldum halim yok/ Sen gel de al beni

Feryada gücüm yok/ Feryatsız duy beni/ Sevenlerin aşkına/ Ne olur Sev beni

Bu feryat bu hasret öldürür aşk beni/ Uzaktan olsa da razıyım sev beni

Ümitsiz yaşanmaz sevmemek elde mi/ Can demek, sen demek gel de gör bende mi?

Sözünde Sitem var Kalpte mi dilde mi?/ Tez elden haber ver o gönlün elde mi?

 

Amerikan dolarının Türk lirası karşısında değer kazandığı, yerli yem bitkisi çeşitlerinin az da olsa kıymete bindiği günlerde; hayvan sayımızı en azından sabit tutmak ve ya arttırmak için, önce Türkiye’de üretilen yem miktarını arttırmak gerekiyor. Üç aşağı beş yukarı 14 milyon ton kaliteli kaba yem açığı var olan ülkemizde, bu ilerlemeleri sağlamak için ya daha geniş alanda yem bitkisi yetiştiriciliği yapmak veyahut eldeki alandan daha fazla ürün alabilecek teknikleri uygulamak elzemdir. Alan genişletmek istediğimizde karşımıza çıkan problemleri aşmamız gerektiği gibi, uygulanması gereken bilimsel yetiştiricilik tekniklerine de ulaşmak için de çaba sarf etmek gerekmektedir. Bu zorlukların üstesinden gelmek yerine, işletme dışardan tüketime hazır otun tercih edilmesi durumunda da,  sürecin gelecek dönem kazancından feragat edilmesiyle sonuçlanması oldukça muhtemeldir.

 

Bu çıkmazların içinde piyasada kalmak ve üretime devam etmek için uzun vadeli ve istikrarlı yol ise, ihtiyaç olan yem bitkisini; el mahkûm, severek ve isteyerek yetiştirmektir. Türkiye’de yem bitkilerinin yetiştiriciliğinde yaşanan sorunların başında diğer kültür bitkileri ile ekonomik olarak rekabet edemeyişi gelmektedir. Yem bitkileri uzmanlarının önemli bir kısmının dile getirmekten ısrarla kaçındığı bu zafiyetin, yem bitkilerine sağlanan destekler sayesinde çiftçi tarafından tercih edilebilir hale geldiği akıllardan çıkartılmamalıdır. Tahıl, endüstri bitkileri, sebze, meyve ve ormancılık gruplarının yem bitkileri üzerinde oluşturduğu her türlü teknik baskı, Türkiye’nin yem bitkileri tohumculuğundaki ve yem sanayisindeki ithalat rakamlarının artışına ziyadesiyle katkı sunmaktadır. Yaşanan teknik iletişimsizliklerin yanında idari sorunlar da mevcuttur. Gelecek dönem iktidarlarının çözüm bekleyen idari, teknik ve etik sorunlarından küçük bir bukleyi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyarım. Böylece yukarıda paylaşmış olduğum dizelerin daha da anlam kazanacağını düşünüyorum.

 

Ekimi yapılan yem bitkilerinin ekim ve hasat kontrollerinin yetkili otorite tarafından sağlıklı ve bir örnek gerçekleştirilememesi, (Ne kadar ektin? Ne kadar biçtin?)

 

Çok yıllık baklagil yem bitkileri ekilen tarlalarda çiftçinin biçim sayısının 1 ile sınırlı kalması, (1 biçimden sonra niye biçmedin?)

 

Biçerek ot temin etme amaçlı yetiştiricilik yapılan baklagil yem bitkileri ekili tarlalarda, sürü otlatma durumunun varlığı,

 

Beyan esaslı yetiştiricilik alanlarında sulu ve kuru tarla ödemelerindeki uyuşmazlıklar,

 

Tane olarak hasat edilmesi önerilmeyen türlerin tohum hasatının yapılması sonucunda hem ot hem tohumdan gelir elde etme isteğinin varlığı,

 

Kışlık ara ürün olarak yem bitkisi yetiştiriciliği yerine nadasın tercih edilir olması,

Yapay çayır ve mera kurulumu için havzalarda, otlatmaya uygun çeşitlerin ve karışımların henüz tespit edilememesi,

Destekleme arşivlerinin sağlıklı tutulamaması,

Destekleme takviminin üretim takvimiyle uyuşmazlığı nedeniyle desteklerin gecikmesi,

Destekleme sisteminde veri girişlerinde karşılaşılan sistemsel sorunlar,

Kurumlar arası ilgili personellerin iletişimsizlikleri,

Uzman kadroların alan dışı değerlendirilmeleri,

Havza destekleme modelinde yem bitkileri desteklerinin havza bazında etkinliğinin değerlendirilmesindeki eksiklikler, (tüm havzalarda yem bitkileri desteklenmeli mi?)

Çok yıllık yem bitkilerinde hasat sayısı fazla olan illerde birim fiyatlarının tüm havzalarda birbirine yakın oluşunun getirilerinin karşılaştırılamaması,

Yem bitkilerinin tesis yıllarında ve yetiştiricilik döneminde karşılaşılan yabancı ot sorunu ile mücadelesindeki zorlukların henüz aşılamamış olması,

Tek yıllık ve çok yıllık yem bitkilerinin yıl bazındaki destek miktarlarının etkinliğinin tespiti,

…gibi teknik, idari, ekonomik, etik sorunlar çözüm beklemektedir. Bu sorunlar çözüldükçe birim alandaki ot üretim maliyeti düşebilecek, et fiyatı da ucuzlayabilecektir.  Derseniz ki boş ver aman!  ‘Bu sorunları çözeceğime ben et yemesem de olur.’ diyebilirsiniz. O da olur. Olur olur.  

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Ahmet KÜÇÜKÖZDEMİR Emekli Ziraat Müh. 13 Mayıs 2021 18:31

    Değerli meslektaşım, Ülkemizde tarımsal üretim ve içerisinde de hayvan yetiştiriciliğinin en önemli sorunlarından birine değindiğiniz için teşekkür ediyorum. Yazınızı büyük bir ilgi ile okudum. Sizi kutluyorum. Bu ölçekte yazılarınızın devamı dileğiyle. Kolay gelsin.

  • Fikret AYDIN emekli Ziraat yük müh 11 Mayıs 2021 16:27

    Hocam geçmiş zamanda üreticilerin yetiştirdiği yonca, fiğ gibi yem bitgilerini alıp çiftçiyi destekleyen sonrada onları yabancı otlardan temizleyerek kaliteli yem bitgileri olarak çiftçiye uygun fiatlarla satankuruluslar vardı şimdi bunu kim yapıyor bimiyorum Allah sizin ve ureticilerimizin yardımcısı olsun

  • Funda Gılıç 11 Mayıs 2021 13:12

    Bizim ülkemizin toprakları o kadar çok verimli ki bunun kıymeti bilinmiyor. Dört mevsimi yasayan bir ülkeyiz ama bunların kıymetini bilmiyoruz. Dışarıdan yem almak o kadar saçma ve yanlış ki bunu kınıyorum. Bizim köylümüz bunu üretir neden dışarısı kazansın ki. Kendi köylümüz yemini yetiştirirse doğal olarak hayvanlarına da daha ucuz yem vermiş olucak buda et fiyatlarının daha uygun fiyata düşmesini sağlıcak . Ve bu sayede her bütçedeki aile çok olmasada ihtiyacı kadarını alabilecek. Bir Izmirli olarak ne kadar sebze ağırlıklı beslensemde bazı sebzelerimiz etsiz pişmez. Mesela Şevketi Bostan etsiz olmaz,patlıcan karnı yarık kıymasız olmaz bunun gibi bir-çok sebze yemeklerimiz var. Sağlık bizim kendi topraklarımızda üreticimize destek olunmalıdır.Değerli arkadaşım Hakan Cebeci' ye bu konuya değindiği için teşekkür ederim.