Hakan Temiztürk ve Ayşe İlgen tarafından kaleme alınan 'Diyarbakır Sözlü Basın Tarihi' adlı kitap, Diyarbakır’ın yakın tarihine damga vurmuş birçok olayı gün yüzüne çıkardı.
Erzurum Post-Ulusal ve uluslararası basının önemli merkezlerinden biri olan Diyarbakır’ın basın tarihine ilişkin yeni bir kitap yayımlandı. Karanlık olayların yaşandığı 1990’lı yıllara ilişkin tanıklıkların yer aldığı kitapta çok ilginç hatıralar yer aldı. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Temiztürk ve araştırmacı-yazar Ayşe İlgen tarafından kaleme alınan Diyarbakır Sözlü Basın Tarihi adlı kitap Gece Kitaplığı tarafından basıldı. İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde Diyarbakır’da çıkmakta olan gazeteler, içerik, dil-üslup, söylem ve tasarım açısından incelemeye tabi tutuldu. Bu bölümde Diyarbakır gazetelerinin özellikle tasarım açısından oldukça sorunlu olduğuna ilişkin tespitlerde bulunuldu. Gazetelerin habercilik açısından benzer içeriklerle çıktığının belirlendiği çalışmada, daha iyi bir gazetecilik için neler yapılması gerektiği yönünde tavsiyelere de yer verildi.
Kitabın ‘sözlü basın tarihi’ kısmını oluşturan ikinci bölümünü ise Diyarbakır basınına adını yazdırmış önemli gazetecilerle yapılan röportajlar oluşturdu. Çalışan ya da emekli yaklaşık 15 usta gazeteci ile yapılan röportajlarda özel hayatlara ilişkin hatıraların yanı sıra özellikle 1990’lı yıllara damgasını vuran olaylar da ayrıntılarıyla aktarıldı. Söz konusu dönemde Türkiye’nin birçok karanlık olaya tanıklık ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Hakan Temiztürk, koalisyonlarla geçen dönemde başta Güneydoğu Anadolu ve bölgenin merkezi konumundaki Diyarbakır olmak üzere birçok yerde faili meçhul cinayetlere, kaçırmalara, baskı ve işkencelere rastlandığını söyledi. Temiztürk, “Bölgede PKK, Hizbullah gibi terör örgütleri hem asker ve polislerimizi şehit ediyor, hem birbirleriyle çatışıyor, hem de basını tehdit ediyordu. Gazeteciler dağa kaçırılıyor, alıkonuyor; faili meçhul cinayetlere kurban gidiyordu. Bu kitapta o dönemi yaşayan gazetecilere yaşadıkları zorlukları anlattırdık. Kargaşa, tehdit, baskı, terör olaylarını yaşayanların bildiklerini, tecrübe ettiklerini kayda geçirmek istedik” dedi.
Kitapta kendisiyle röportaj yapılan deneyimli gazeteci Ertğrul Pirinççioğlu, terör örgütü PKK’nın gazetecileri kaçırma olayını şöyle anlattı:
“1994 senesiydi. Bir gün PKK tarafından Gazeteciler Cemiyetine çağrıldık. Diyarbakır’da kan gövdeyi götürüyor. Gazeteler emniyet binasının önünde satılıyor, kimse cesaret edip alamıyor. Allah bir daha yaşatmasın; çok kötü bir dönemdi. PKK temsilcisi geldi ve sekiz gazeteciyi dağda misafir edeceklerini söyledi. Bizim için bir olaydı, gidelim dedik. Ertesi sabah iki otomobille Lice tarafında bir dağa gittik. Havada helikopterler uçuyor, bize bir yatın bir kalkın diyorlar, filan… Araçları bıraktık; belli bir süre de yaya devam ettik. 1500 metreyi yürüyerek çıktık. 8-10 saat bizi dağda tuttular. Biz 15 gün kalacağımızı düşünüyorduk ama. Çünkü daha önce götürdükleri arkadaşlarımızı bir aya yakın tuttular dağda. Bize ‘Siz askerin süngüsünden, polisin mermisinden daha tehlikelisiniz! Sizi tenzih ediyoruz, size değil üst düzey yöneticilerinize gözdağı veriyoruz!’ dediler. Olay duyulmuş, Ankara yerinden oynuyor, Çiller Amerika’da. Basın temsilcilerinin dağa götürülmesi büyük olay oldu dünya çapında da. Soruşturmalar oldu, ifadelerimiz alındı. Devletten yana bir sıkıntı görmedik ama çok sıkıntılı bir dönem yaşadık işte. Dağdan döndükten sonra akşam cemiyette oturduk, vali yardımcısı geldi. Ünal Erkan yollamış yardımcısını, bizi dinledi. Biz habercilik peşinden gittik dağa. Meğerse haber maber artık bir şey yapılamayacakmış. Bunun üzerine çoğu arkadaş bıraktı gazeteciliği, bir ben kaldım. Yılmadım ve bırakmadım mesleğimi.”
Söz gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Büyüktimur ise o yılları değerlendirdiği konuşmasında, 1990’lı yıllar için, “Siyasi iktidarın hiçbir inisiyatifi yok. Kimin inisiyatifi olacak, valilerin mi? O dönem kimin elinde silah varsa, nüfuzu varsa söz sahibi oydu. Valinin karakol komutanına laf geçiremediği bir ortam vardı!” ifadelerini kullandı.
Kitapta yakın zamanda gerçekleşen Barış Pınarı, Zeytin Dalı gibi operasyonlara katılan gazetecilerden Şeyhmus Çakan’ın Özgür Suriye Ordusu tarafından PKK’lı zannedilerek alı konulduklarını anlattığı ilginç hatıralar da yer aldı.