Güzel türkülerimiz var bizim ‘Aşağıdan yukarıdan yolu sonu görülüyor’ der mısraların birinde üstat. Değerli okurlar bu hafta tarım politikalarında, bitki ıslahının yeri üzerinde kısaca durmak istiyorum.
Rus bilim adamı Nikolai Vavilov’un 1951 tarihli eserinde bitki ıslahını bir sanat, bilim ve tarım kolu olduğunu belirtmektedir. Ziraat Fakültelerinin bitkisel üretim (Tarla Bitkileri, Bahçe Bitkileri) bölümlerinden mezun olanlar mutlaka bitki ıslahı dersi almıştır. Hasbelkader dersten geçenler olduğu gibi, teorik ve uygulamalı derse ve dersin akademisyenine ulaşımda da zorluk çekenler olmuştur. Bitki ıslahı dersini geçmek için temel genetik bilgisine haiz olmak gerekir.
Genetik için ise temel biyoloji ve matematik önemlidir. Bitki ıslahçısının karakteristik özellikleri nedir? Sorusuyla karşılaşmıştım bir mülakatta. İlgi duyanlar için yazıyorum ideal bitki ıslahçısı dirençli, meraklı sabırlı, bağımsız, dürüst, kararlı ve düzenli olmalıdır.
Karakteristik yapısı uyan ziraat mühendisi genç arkadaşlarıma duyurulur. Çok uluslu firmalar için ıslahçı şirketin göz bebeğidir. Önemlidir. Aranır. Açık pozisyonları çoktur. Türkiye’de yasal olarak ıslahçı olabilmek için Tarımsal Araştırma Enstitülerinde ilgili bölümde en az 2 yıl çalışmış olmak ya da Bitki Islahçıları alt birliği vb. kurumların açtığı kursa katılmak ve sertifikayı kapmak gereklidir.
2021 yılında Sertifikayı kapmak ve kalıba uyum için teorik eğitim 12 gün, uygulamalı eğitim 75 gün olarak belirlenmiştir. T
eorik kurs ücreti 810,75 TL, uygulamalı kurs ücreti 4.053,75 TL'dir.
Ders içeriği ve müfredat konuları, eğitim veren kişinin yeterliliği gibi hususlar eğitimin kalitesini belirleyen unsurlardır. ‘Devletin görevi denetlemek ve politika üretmektir.’ diye bir kayıt tutmuşum yüksek lisans ders notlarım arasında başkentimiz Ankara’da eğitim aldığım yıllarda.
Politika üretmek için stratejiye, strateji için projeye, proje için veriye ve en önemlisi ekibe ihtiyaç olduğunu düşünür oldum bu aralar. Tam tersi de olabileceği gibi. Uygulanan tarım politikalarındaki izlenen stratejiler arasında bitkisel üretimde çeşit geliştirme stratejisi devletin süregelen stratejisidir.
Fakat bu stratejinin günümüzde sürdürülebilirliğini belirleyen kriterler gördüğüm kadarıyla güncellenememiştir. Artan nüfusa göre ihtiyaç, rekabet edebilirlik gibi hususlar önemlidir. Net başarı kriteri ise kanaatimce piyasada tutunabilen üründür. Örneğin bir ayakkabı üretiyorsunuz ama piyasaya çıkamıyor, ya da satılmıyorsa, es kasa satış teknikleriyle müşteriye ulaşsa bile, müşteri memnun değilse yani kimse giymiyorsa üretiminiz sadece ziyandır. Hatadır. Hatanın neresinden dönülürse kardır. Şimdi günümüzde Tarım Bakanlığının Tarımsal Araştırma Enstitülerinde çeşit geliştirmeye yönelik çalışmalar söz konusudur. İşin kötüsü bazı Anakent belediyelerinde de tarım daireleri bu işlere heves ettiğini duymaktayız.
Türkiye ekonomisi içerisinde Tarım ve Orman bakanlığının bütçesi bellidir. Bakanlığın tarımsal araştırmalar için ayırdığı pay da bellidir. Bu bütçenin ancak bir kısmı da, çeşit geliştirme faaliyetleri için onlarca enstitü arasında paylaştırılmaktadır. Sonuç olarak 2020 yılında yalnızca bir enstitünün payına düşen araştırma bütçesinin yaklaşık % 10’una tekabül eden 509 bin ₺ meblağın % 68’i Tarla Bitkileri Araştırmaları Destekleme Projesi, % 32’is ise Bahçe Bitkileri Araştırmaları Destekleme Projesi kalemindedir. Bu bütçeyle tarla bitkilerinde yaklaşık 26, Bahçe bitkilerinde yaklaşık 12 türde çalışmalar yürütülmektedir. Bütçe dışında insan kaynağı yani 657 sayılı devlet memurları kanununa yürekten bağlı ıslahçılara ihtiyaç vardır. Bütçe, genetik kaynak ve ıslahçı bu işin temelidir. Malzeme budur. Varsa bu iş olur. Yoksa ısrar etmenin faydasından çok zararı vardır.
Kıt kaynakların daha etkin kullanılması için, bu meblağın kademeli olarak; (1969 yılının Nisan ayında yürürlüğe giren ve yolumuzu günümüzde de adeta güneş gibi aydınlatan 1163 sayılı kooperatifler kanunumuz temelinde) yerli milli tohumculuk kooperatiflerinin tohumculuk ve ıslah faaliyetleri için altyapılarını desteklemek, ARGE kapasitelerini arttırıcı destek ve teşviklere ağırlık vermek maksadıyla ikamesi neden gelecek dönemde gündemimiz olmasın?
Yetiştirme teknikleri çalışmaları, gen kaynakları toplama ve üretim yenileme çalışmaları kısa vadede gelir getirici faaliyetler olmadığı için ticaretin kısa vadede ilgi alanında bulunmadığından günümüzde ve yakın gelecekte kamu sıcaklığıyla üstesinden rahatlıkla gelinebilecek, onlarca yıl gölgede kalmış alanlarıdır. Yeniden düşünülüp rekabet hırsı nedeniyle heba edilen enerji ve zamanı bir an evvel daha etkin değerlendirmek, çeşitliliğe ve çok renkliliğe şans vermek dileklerimle…