Sosyal politikalarda yeni hikaye ihtiyacı

Her alanda olduğu gibi sosyal politika alanında da alternatif yeni politika araçlarına sahip olmak olası sosyal risklerin azaltılmasında önemli roller oynar. Covid-19 döneminde de sosyal politikaların ne kadar önemli olduğunu gördük.

Sosyal politika araçları ile sosyal yardımlara ihtiyacı olan dezavantajlı kesimlerin sosyal riskini azaltmak, işsizlere işsiz oldukları dönemde gelir sağlamak, salgın nedeniyle işini kaybeden veya ihtiyacı olan kesimleri desteklemek oldukça önemli. Bu sayede toplumda sosyal risklerin azaltılması sağlanabiliyor.

 

Genellikle gelişmiş ve kişi başına düşen gelirin yüksek olduğu ülkelerde salgın dönemlerinde önemli miktardaki kaynağın sosyal politika alanlarına aktarıldığını gördük. Özellikle, birçok Avrupa ülkesinde güçlü sosyal yapılar ve sistemler olarak tanımlanan asgari gelir desteği ve sosyal refah devleti yöntemlerinin salgın döneminde sosyal risklerin azaltılmasına önemli katkılar sağladığına şahit olduk.

 

TÜRKİYE’DE SOSYAL YARDIMLAR

 

Türkiye, son yıllarda sosyal yardımlarda hem kaynakların miktarında hem de sosyal yardımların çeşitlerinde önemli artışlar sağladı.

 

Şöyle ki; 2002-2020 arasında sosyal yardımların miktarı 1,3 milyardan 69,3 milyara çıkartılırken sosyal yardımların GSYH içindeki payı 4 kat artış ile yüzde 0,38’den yüzde 1,37’ye yükseldi. Yine sosyal yardımların merkezi bütçe içindeki payının da yüzde 1,19’dan yüzde 5,76’ya yükselmesinin çok önemli bir artış olduğunu vurgulamak gerekiyor.

 

En önemlisi de nakdi yardımların tüm tardımlar içindeki payının yüzde 96 seviyelerine çıkması. Bu durumun ayni yardımlar nedeniyle ortaya çıkabilecek sorunların azaltılmasında çok önemli bir değişim gerçekleştirdiğini ifade edebiliriz.

 

Peki sosyal yardımların kurumsal dağılımına baktığımızda nasıl bir tablo var? Türkiye’de dağıtılan sosyal yardımların yüzde 81,7’lik kısmı, yani büyük kısmı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, yüzde 11,6’sı ise belediyeler eliyle verilmektedir. Kalan kısmını ise KYK, MEB, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve TKİ gibi kurumlar vermektedir.

 

Dolayısıyla en büyük aktör Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’dır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı denilince sosyal yardımların sahadaki çalışmalarını yürüten Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları’nın (SYDV) rolüne ve fedakâr çalışanlarına ayrı bir parantez açmak gerekiyor.

Bu salgın döneminde SYDV çalışanlarının sağlık çalışanlarının yaptığı gibi toplumda ihtiyacı olan ve zor durumda olan kesimlere yardım ulaştırma konusunda çok fedakârca çalıştıklarını ve pek çok özveride bulunduklarını gördük.

 

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları sosyal yardım siteminin adeta bel kemiğidir. Bu vakıfların daha verimli ve etkin olabilmesi için, vakıf çalışanlarının sıklıkla dile getirdikleri kendine özgü vakıf personeli çalışma koşullarına bakılması ve sorunlarına kulak kabartılmasında da fayda olduğunu düşünüyorum.

 

YENİ SOSYAL YARDIM SİSTEMİ

 

Sosyal yardımların miktarında ve çeşitlerinde artış olması, bu sayede birçok dezavantajlı kesimin kapsanması ve duruma göre tematik yardımların yapılması sosyal politikaların zenginleşmesi adına oldukça önemli bir adım. Ancak çok sayıda yardımın getirdiği bürokrasi ve her tematik yardımın farklı şartları gerektirmesi nedeniyle sosyal yardımların yönetilmesinin de zorlaşacağını unutmamak lazım.

 

Bu nedenle yeni dönemde sosyal yardımların çeşitliliğinin artırılmasından ziyade tek yardım şeklinde ve yardımların tek elden toplanılmasına imkân sağlayacak kurumsal bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Sosyal yardımlarda yeni hikâye ihtiyacının da buradan ileri geldiğini söyleyebiliriz.

 

Bu yapılanma, Türkiye’nin sosyal devlet olma hususunu güçlendireceği gibi sosyal yardımların tam kurumsallaşması için de önemli bir adım olacaktır.

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.