1980 yılında Muğla ilimizin Bodrum ilçesinde süngercilik faaliyetlerinde bulunma amacı ile kurulan istasyon, 1986 yılında Bodrum Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü ismini alarak Ege ve Akdeniz kıyılarımızda hizmet veren bakanlığa bağlı enstitüler arasında yerini almıştır. 86-91 yılları arasında İtalyan bilim insanları ile birlikte gerçekleştirilen ortak proje (Güvercinlik Eğitim ve Üretim Merkezi Projesi) İtalyan hükümetinin 16 milyon dolar hibesi ve 4 milyon dolar değerindeki teknik cihazları ve malzeme desteği ile 1993 yılında Bodrum Su ürünleri Araştırma Enstitüsüne bağlı olarak faaliyete geçirilmiştir. Kurulduğu arazinin orman arazisinden kiralık olması ve sözleşmenin yenilenmeyişi nedeniyle yatırımların atıl duruma dönüştüğü belirtilse de, bölgenin turizm faaliyetlerinden daha fazla gelir sağlayacağı öngörüsüyle gelecekteki yatırımların tarım sektöründen, hizmetler sektörüne aktarılması hususundaki siyasi kararının uygulamaya alındığı anlaşılıyor.
4 Aralık 2004 tarihli resmi gazetede yayımlanan 2004/8130 nolu bakanlar kurulu kararı ile Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretim ve Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü kurulmuş ve Bodrum Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü yeniden yapılandırılmış ve birleştirilmiş enstitüyü kuran aktörler arasında yerini almıştır.
1987-2000 yılları arasında kurumun müdürlüğünü yapan Dr. Nezih Bilecik 1992 yılında enstitü imkanlarıyla yayımlanan Mehmet K. ATATÜR tarafından kaleme alınan ‘Türkiye Deniz Kaplumbağaları Biyolojileri ve Korunmaları’ isimli eserin önsözünün ilk paragrafında şu etkileyici cümleler ile sözlerine başlamıştır.
‘Yeryuvarı salt insanoğlunun gezegeni değildir. Yer yuvarında ne kadar canlı varsa hepsinin de yaşam hakkı vardır. Ama ne yazık ki bu yaşam hakkı yaratanın insanoğluna ihsan ettiği akıl ile insanın doğayı istediği gibi kullanabilme yeteneğini, disiplinize edememesi nedeniyle tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Değişik sektörlerin çeşitli çıkarlarından dolayı disiplinize edilemeyen gelişmeler, yeryüzünde diğer canlıların doğal yaşam alanlarını daraltmış, onları strese ve sayısal azalmaya mahkûm etmiştir.’
Önceki dönem enstitü idarecilerinin günümüzden yaklaşık 30 yıl önce belirttiği disiplinize edilememe durumu disiplinsizlik unsurlarının günümüzde çağlayan şımarıklıklarıyla devam ettiğini görebilmekteyiz.
Akademik yazar Mehmet K. ATATÜR eserinde; Antalya ilimizin sınırları içinde kalan yaklaşık 12 km uzunluğunda olan Patara plajının Pydnae, Xanthos, Letoon ve Patara gibi arkeolojik sit alanlarında yer aldığını belirtmiştir. Yürütülen çalışmalarda Caretta caretta (Deniz Kaplumbağaları) yuvalanma yöresi olduğu kanaatine ulaşabilmektedir. Yaz mevsiminde geceleri sahilde gezen traktörler nedeni ile kum strüktürünün tahrip olması ve Eşen çayı ağzı yakınlarında atık plastik naylon malzemeler nedeni ile deniz kaplumbağalarının üreme döngüsünün tehdit altında olduğunu, ayrıca dönem içinde bölgede kaçak yapılaşma gerçeğini de eserinde belirtmiştir.
Günümüzde ise plajın kumu, deniz kaplumbağası yumurta yatağı olmasından öte, tarımsal amaçlı yetiştiricilik yapılan seralarda üretim materyali olarak kullanılması gerçeği ile yüz yüzedir. Nitekim 2168 adet kamyon dorsesinde plajdan temin edilen kumun ticari amaçlı kullanımını cemil cümle öğrenmiştir. Hatta zapt tutan orman muhafaza memurunun ‘Cumhurbaşkanı bile gelse bu zaptı tutacağım.’ ifadesi nedeni ile görevinden alınıp oluşan kamuoyu tepkisi nedeniyle görevine iade edildiği fakat 35 km ötedeki Sütleğen civarındaki şeflikte görevlendirildiği bilgisine ulaşmaktayız.
Geçmişte kumun kirlenmesini, yapısının bozulmasını engellemek üzere kurulan mücadele mevziisi, günümüzde kuma sahip çıkmak üzerine kurulu hale gelmiş durumda. 30 yıl sonra mevzi nerede kurulacak hayal etmekte güçlük çekiyorum. Neden mi? Çünkü geçmişte Karar alınmış, kurum kurulmuş. Sonra yeniden karar alınmış kurum pasifleştirilmiş. Tekrar karar alınmış pasif kurumlar birleştirilmiş ve yeni kurum kurulmuş. Yap pasifleştir sürecinde arşiv kaybedilmiş hafıza birleşiminde uyuşmazlıklar oluşmuş. Ümit var olarak tek tahminim, gelecekte de karar alma konusunda sürekliliğimizin olacağı. Çünkü karar alma geleneğimiz var ve seviyoruz. Alınan kararların ise geçerlilik süresi işte o muamma. Fark yaratmak için Planla- yap- uygula- denetle zincirinin deneyimli bir lehimciye ihtiyacı aşikâr.
Son olarak, sürgün madalyasını boynuna takan, yürekli orman muhafaza memuru kardeşim, yalçın kayalıklar üzerinde Latin dansları yapılan eğlence alana hoş geldin. Sousa Brothers, Dj Hugo Leite’nin yorumu ile ‘Salsa On the Rocks’ isimli eser bu aralar tam bize göre. Disiplinli olmak ve disiplinde kalmak dileklerimle.
Hakancığım emeğine sağlık. Metinde geçen cemil cümlenin aslı cem-i cümle’dir. Arapça kökenli ve hepimiz anlamındadır.