Lise 3 teyim ve tabii olarak (!) sınıf mümessiliyim...
Hacer hanım aksi bir öğretmendi...sınıfa girdi, tahtayı sildirecek fakat silgi yok...
Bana döndü, silgi nerede...ben sınıfa döndüm, silgi nerde ula...silgi kayıp...
Tahtayı sileceksin de sileceksin, silgi senin sorumluluğundaydı...
Ceketimi çıkardım ve en protest tavrımı takınıp tahtayı ceketimle sildim...
Aydın Engin'in ölümünü öğrendiğim anda bu sahneyi niye hatırladım, bilmiyorum...üstelik en az otuz yıldan beri insanların zihni mekanizmalarını kavramak için çırpındığım halde bilmiyorum...
Galiba haylazlık bir ipucu verebilir...haylaz çocuklar önem verdikleri şeyler az olan çocuklardır...o az olan, önem verdikleri şeyler de başkaları için önemsiz şeylerdir zaten...inşallah iddialı bir cümle etmiyorumdur dedikten sonra söyleyeyim: Haylazlığa içten ve hususen kalpten gidilir...
Ben yetmişe dayandım ve O da sekseni aşmış...bütün hayatımız boyunca bırakın aynı tarafı birbirimize yakın bile durmamışız, maalesef...O'nu bana sevdiren şeyin haylazlığı olduğunu da öldüğünde anladım...o nazarla okuyunuz lütfen...bir haylazdan bir haylaza...
...
Ödemişli haylaz çocuk...
Demek 81 yaşına gelmiştin ha...
Demek öldün ha...
Şöyle bir mottomuz var mıydı bizim, yoksa da olsun: Haylaz çocuklar mutlaka mutlu ölürler...
...
Ailesi mühendislik tahsil etmesini istiyor ve teknik üniversiteyi de kazanıyor ama ailesine haber bile vermeden kaydını Hukuk Fakültesi'ne yaptırıyor...
2. sınıftan terk ediyor, tiyatrocu olacak...dramaturg ve küçük rollerde...
Arkadaşları ile birlikte ''Halk Oyuncuları'' tiyatrosunu kuruyor ve ''Devr-i Süleyman'' isimli oyunu tam iki yıl kapalı gişe oynuyor...
Durur mu haylaz çocuk, daha devrimci bir iş yapacak...gazetecidir artık...sendika yayınları çıkaran bir gazeteci...
12 Mart 1971 muhtırası döneminde tutuklanacak tabii ki...
Çıktıktan sonra iki gazetede genel yayın yönetmenliği yapacak ve eşi Oya Baydar'la birlikte bir de dergi çıkaracak...
Nikahlarından sonra eşiyle birlikte gazeteye gittiğini zaten tahmin edersiniz...
O yıllarda sık sık tutuklanıyor ve serbest bırakılıyor...nihayet Oya Baydar soruyor: Bir karar ver artık, evde mi yaşayacaksın hapishanede mi...
12 Eylül 1980'i cezaevinde karşılıyor...mevzuattaki bir boşluk sebebiyle ve yanlışlıkla tahliye ediliyor...önce şaşırıyor sonra ilk uçakla Düsseldorf'a uçuyor...yanlışlık fark edildiğinde O artık Almanya'da...
Tam 12 yıl Almanya'da...taksi şoförü, aşçı, forklift kullanıyor...ne iş olursa...haylaz çocuklar büyümezler ve daima ne iş olsa yaparlar...
ve bu beyan ancak bir haylaz çocuktan sadır olabilir...''Kimse sürmedi, biz kaçtık ve bizimkisi siyasi göçmenlik...''
Özal'ın infaz kanunundan istifade ile sadece üç ay yatacağını öğrenince dönüyor...artık sürekli gazeteci ancak sürekli bir gazetesi yok tabii...
2016'da 75 yaşında gözaltına alınırken gazeteci soruyor...- Niçin gözaltına alındınız...cevabı- Cumhuriyet'te çalıştığım için...
Takdir işte, ilk münasebetimiz sana rahmet dilerken olacakmış Aydın Engin...
Fırsat bulursan beni haberdar et... haylaz çocuklara orada ne yapıyorlar...