Erzurum Büyükşehir’in Rize Çaykur’dan aldığı mağlubiyeti hakemlerin taraf tutmalarına bağlayan hemşerilerim, benden de bir yazı yazmamı istediler.
Yakın arkadaşım Kenan böyle bir yazı istedi. Futboldan anlamadığım için maç kritiği yapamam.
Ancak, bu maç üzerine istenirse bir siyasi analiz yapabilirim.
Şöyle ki:
Sevgili hemşerilerim, her yenilgiden sonra “sahibimiz yok” diye sızlanma.
Çağımızda şehirlerin ve milletlerin kaderini kendi özgür iradeleri tayin ediyor.
Sen, özgür iradenle bu iktidara kendini kayıtsız şartsız ram etmişsin.
Her seçimde yüzde 70 oy veriyor, sonra da haline ağlıyorsun.
Yapma bunu!
Bilmen gerekir ki, sözünü ettiğin maç muktedirin memleketi ile senin takımın arasında geçti.
Peki, o yakındığın Futbol Federasyonunun başında kim var?
Tüpçü.
Tüpçü kim, “al dediğini alan, ver dediğini veren adam.”
Rahmetli babası da öyle idi.
Adalet Partisi zamanında hızlı Demirelci idi.
Sonradan hızlı Özalcı oldu.
Ölmeden önce de hızlı Erdoğancı.
Sahi, şu çiftçi bankasının kredisiyle alınan gazeteleri kim aldı?
Tüpçü.
O halde yorum yok!
Merkez Hakem Komitesi dediğin kurul kimin emrinde?
Onu da en iyi sen bilirsin.
Ey benim güzel hemşerim,
Tercihin değişmedikçe kaderin değişmeyecek, bunu bil.
Yüzde yüz teslimiyetle hakkını arayabilmiş bir toplumu tarih kaydetmiyor. Aklını, idrakini değiştir, kaderin arkadan güzelleşir.
“Sahipsiz şehir” diye ağlıyorsun ya!
Gücün yanında saf tutmak senin kısmetini de bağlamış.
Ya bu yenilgilere razı olacaksın, ya kendine geleceksin.