Yöneteni de, muhalefeti de bize benzeyen bir ülke.
Seçim yapıldı, ülkeyi yöneten adamın yaptıkları kabul edilmemesine rağmen, 6 muhalefet partisinin oluşturduğu ittifak seçimleri kaybetti.
Ülkenin baskıcı yöneticisi, Başbakan Viktor Orban, hayat pahalılığı ve türlü olumsuzluklara rağmen seçimlerden başarı ile çıkmayı yeniden başardı.
Ülkede pahalılık var, baskı var, özgürlükler sınırlı, basın muktedirin elinde. Buna karşın bizdeki gibi 6 muhalefet partisi gidişe dur demek için bir araya gelmiş, fakat kazanamamış.
Seçim sonuçlarının başa baş çıkması bekleniyordu oysa. Anketlerin dili öyle idi. Buna rağmen Orban galip geliyor.
Çeşitli sebepler ileri sürülebilir.
Ancak, 6 muhalefet partisinin 1 partiye karşı birleşerek seçim kaybetmesi ilginç.
Belli ki muhalefet derdini anlatamamış.
Belli ki, muhalefet dert anlatmakta başarılı olamadığı için seçmen “eh, ne yapalım, bu da bizim kaderimiz” diyerek Orban’ı onaylamış.
Oysa, seçimler kaderle açıklanamaz.
Seçmen, sandığı attığı oydan istediği iktidarı çıkaramıyorsa birçok konuda tatmin edilmemiş demektir.
Bizdeki muhalefet acısından kötü bir benzetme.
Bizim muhalefet ne yapmalı sorusu şimdi daha çok sorulur olmaya başladı.
Öyle ya, pahalılık bizde zirve yapmış, bizde de demokrasi sorgulanıyor, basın bizde de özgür sayılmıyor. O halde, noksan olan nedir?
Bu işten anlayanlar, muhalefetin noksanlığını birkaç başlıkta dile getiriyorlar.
Muhalefet, yeterince aktif olamaması nedeniyle eleştiriliyor.
Meydanlar neden yüzbinlerin doldurduğu mitinglerle inletilmiyor sorusu en başta sorulanlardan.
Ayrıca, muhalefetin neyi nasıl yapacağı yolunda ahaliyi tatmin edecek bir söylemi henüz keşfedilmiş değil.
Ahaliyi tatmin edecek sözler söylenmeli.
Pahalılığa nasıl çare bulunacak, yoksulluk nasıl bitirilecek, işsizlere nasıl iş bulunacak, çocuklar yatağa aç girmeyecekse bu nasıl yapılacak?
Soruları ardı ardına geliyor.
Muhalefetin elinde, kullanabileceği kozlar elbette var.
Ama, bunların nasıl giderileceğinin formülasyonu inandırıcı reçetelerle ortaya konulmalı.
Güvenlik sorunlarımız nasıl çözülecek?
Suriye meselesi nasıl halledilecek?
Rusya-Ukrayna savaşının sonuçları ne olacak ve nasıl ele alınacak?
Ülkemizdeki 10 milyona yakın göçmen güle oynaya nasıl evlerine gönderilecek?
Gelir dağılımındaki adaletsizlik nasıl giderilecek?
Bütün bu sorular cevap bekliyor.
Muhalefet liderlerinin dürüstlüğü konusunda herhangi bir tereddüt yok.
Yolsuzlukları önleme konusunda başarılı olacaklarına dair inanç var.
O müteahhitlere sağlanan imkânlar nasıl geri alınacak?
Halk nasıl rahatlatılacak?
Halka "bize güvenin" denilecekse bu güven nasıl sağlanacak?
Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?
En çok merak edilen husus da adaylık konusunda düğümleniyor.
Macaristan seçimlerinin muhalefetin adayının iyi belirlenmemesi yüzünden kaybedildiği yolunda görüşler de var.
Adayın erken belirlenmesi elbette sakıncalı olabilir.
Hiç olmazsa nasıl bir aday belirleneceği, ya da başbakanın kim olacağı, parti liderlerinin yeni kabinede yer alıp almayacakları da açıklığa kavuşturulsa fena olmaz diye düşünülüyor.