Son baharın ortalarındayız. Kış geldim, geleceğim diyor başkentimiz Ankara’da. Hava bulutlu kah yağmur atıştırıyor, kah güneş yüzünü gösteriyor. Tam sırtımız ısındı derken esen rüzgar ile giyiyoruz ceketlerimizi yeniden.
İşte böyle bir Pazar sabahında Tandoğan meydanında toplanmayı arzu ederken, Anıtkabir yanındaki kuş uçmayan, kervan geçmeyen etrafı güvenlik güçlerince abluka altına alınan, meydana çıkan sokakların bile kontrol edildiğini gördük Ankara’nın Başkent oluşunun 98. Yıl dönümünden 4 gün sonra yani Ekimin 17 sinde Çankaya’da Anıt parkında.
Bu güvenlik tedbirlerinin gerekçesi memurlardı. 6. Toplu iş sözleşmelerinde haklarını aramak için yola çıkanlar, kısmi kazanımlarını da kayıp ederek 2021 yılını tamamlamak üzereydi. Derler ya bizim oralarda ‘Kız girdim dul çıktım.’ diye. Aynen öyle olmuş gibi sanki. 17 Ekim 2021 Pazar günü sabah saat 11’de bu memurlar neden Anıt parkta? kısaca izah etmek isterim.
Memurlar, işverenleri ile toplu iş sözleşmelerini yenilemek için masaya oturuyor. Masaya oturmak gerekiyor çünkü masada olmayanlar mönüde olabiliyor. Masaya oturma hakkı, çalışılan iş kolunda ( Eğitim, sağlık, tarım, sanat vb.) en yüksek üye sayısına sahip olan sendika temsilcisinin oluyor. Şansı olanların uzaktan masada olup bitenleri izleme ve duyma özgürlükleri var. Sendika siyaset ilişkileri kapsamında geliştirilen ilişkiler sonucunda zaten güneşin batık, perdelerin kapalı olduğu zamanlarda gerçekleştirilen akitler, gündüz gözünde icra edilmeye başlanıyor.
Bu sene gerçekleşen toplu iş sözleşmelerinde, iş kolunda örgütlü tüm iş görenlere ödenen, ikramiye adı altında ‘sendikalı olmaktan kaynaklı doğan zararın telafisi’ olarak kayıtlarda beliren 400 TL’nin %1 barajını geçemeyen sendikalara ödenmemesi maddesi gündemi kapladı.
Alınan bu karar; sendikanın gelir kaynağı olan aidatların işveren tarafından ödenmesi, işverenin sendika bütçe kalemleri arasında en büyük paya sahip olur duruma geçmesi, bu şekilde de sendikaların güdümlü hale getirilerek ve olası palazlanmalarını hızlı bir şekilde durdurulabilmesi açısından işveren tarafından hazırlanmış, kimi dönem sendikacılarına ustaca yutturulmuş kıvrak bir plandı. 2005 yılında hazırlanan ve yürürlüğe giren bu uygulama, sendikalar için hazırlanmış tuzağın günümüzde işlevsellik testinin başladığının göstergesidir.
Özetle memur her ay üye olduğu sendikaya üyelik ödentisini öder. İşveren de her üç ayda bir bu ödentiyi memura geri öder. Bu durum sendikalılaşmayı teşvik etmek maksadıyla dönemin yetkilileri tarafından ilan edilmiş olsa da, işverenin gelecekte bu geri ödemeden gerek tamamen vazgeçmesi gerekse belirli bir kesim için uygulamadan kaldırma kozunu da teslim etmiştir.
İş kolunda % 1’in altında üye sayısına sahip sendikaları bu ödenekten mahrum bırakılması; hem en yüksek üye sayısına sahip yapıları, hem de onu takip eden minik unsurların iştahını kabartmış ve kendi yapılanmalarına üye olmalarını kolaylaştıracak argüman oluşturmasına katkı sağladığı için sessizlik tuzağına sürüklemiştir.
Bugün %1 olarak belirlenen baraj 7. ya da 8. Toplu sözleşme dönemlerinde %15’lere %30’lara yükseltilmeyeceğinin güvencesi bulunmamaktadır. Dolayısı ile bugünlerde sessiz kalanlar yarının potansiyel besili semirilmiş kurbanlarıdır.
Sessiz kalınmıştır diyorum çünkü meydanda %1’in barajına takılmış konfederasyonların yanında hiçbir memur sendikası yoktu. Sessiz kalmayanlar arasında beliren 2 isim dikkatimizi çekti. Biri İyi Parti Yöneticisi Macit Hazır ve Gelecek partisi Manisa Millet Vekili Selçuk Özdağ
İş gören, hakkını savunması için örgütüne aidatını öder ve aidiyetini sergilerse ancak örgütünden hesap sorabilir. Aksi taktirde hesap soracak kişi yalnız ve yalnız ödemeyi yapan yapılanma olacaktır.
Anayasamızın çeşitli maddeleri, 4688 sayılı kanunun farklı hükümleri ve ILO sözleşmeleriyle çelişkili bu kararla mücadele hukuksal düzlemde devam etmektedir. Yakın zamanda sonuçlanmasını ümit ediyorum.
İş bu sebeple dertlerini Ankara’da duyurmaya çalışan memurların sotede toplanmasına ve özgürce seslerinin duyurulmasına müsaade edilmiştir. Bahşedilen bu müsaadeyi de çoğunluğu öğretmen olan memurlar fırsat bilip geniş alanda halay çekip, horon teperek sonlandırmıştır.
Hakan öğretmenim çok güzel özetlemişsiniz, kaleminize sağlık.
Çok değerli yazarım Yine güzel bir konuya parmak basmışsınız. Sendikaya üye olanlar da pek çok şeyin farkında değil sanırım. O nedenle halay çekip durmaya devam ediyorlar.