Geçmişi veya maziyi çok ideailize eden hal ve istikbale olumsuz, kötümser bakan ve sanki bütün gúzellikleri mazide bırakmışız ve bütün kötülükleri ise günümüze taşımışız gibi bir yapımız, bir zihin dünyamız ve maziyi kusursuz pir ü pak gören bir anlayışımız var, bir okuma biçimiz var. Bu anlayış bazı yönleriyle doğru görülebilir Ancak resmin tamamını izah etmeğe yetmez. Çünkü sosyoloji bilimi geleceğin dünden, geçmişten daha iyi olacağını söyler. Sosyal bilim böyle dese de ve doğru olsa da her devir kendi içinde güzellikleri barındırdığı gibi sosyolojik bozulmaları, toplumsal değerlerde aşınmaları ve eksiklikleri de özünde barındırır. Sosyolijik olarak evrilen toplumsal hayatta, kültürel değer ve yargılarda değişimler yaşanır.
Her devirde düzenden, gidişattan, toplumsal hayattan, değer ve yargılardan, bozulmalardan, yönetimlerden yakınmalar var. Yergi türünde bu yakınmaları halk şiirinde olduğu gibi, az da olsa divan şiirlerinde de görebiliriz. Bu alanda 16.yüz yılın Divan şiirinin büyüklerinden ve yaşadığı dönemden şikâyet eden Bağdatlı Ruhi’den bir kaç beyit üzerinden örnek vermek istiyorum.
Şair Bağdatlı Ruhi'nin Terkib-i Bendi asırlarca beğenilerek okunmuş başarılı bir sosyal hiciv örneğidir. Sosyal eleştirinin şairi Bağdatlı Ruhi yüz yıllar öncesinden devrinin kusurlu ve eksik yanlarından, din ve ahlak sahasındaki bozulma ve iki yüzlüluklerini 17 Bend'ten oluşan Terkib-i Bend'inde çok nezih bir şiirsel anlâtımla işler. Bend'ten alınan beyitlerden özellikle cehaletin pirim yapmasına kinayeli vurgusu çok önemli.
Dünya talebiyle kimisi halkın emekte
Kimi oturup zevk ile dünyayı yemekte
Bır devrde gekdük bu fenâ âleme biz kim
Âsâr-ı kerem yok ne beserde ne melekte
Ağyâr vefâdan dem urur yâr cefâdan
Âdemde vefa olmaya vü ola kopekte
Evc-i feleğe bastı kadem câh ile câhil
Erbâb-ı kemâlin yeri yok zir-i felekte
Son beyit günümüz Türkçesi'ne şöyle çevrilebilir. Cahiller feleğin- göğün en üst kadına ayak bastılar. Kemal ehli olgun ve kâmil insanların ise bu gök kubbe altında yerleri yok.
Devrinde aynı bozulma ve cehalet vurgusunu Sultan u Şuara olarak kabul edilen Kanuni'nin gözde şairi Bâki'nin bir gazelinde de görürüz.
Ey gönül âyan-ı devlet içre himmet kalmadı
Kimden umarsın kerem ehl-i mürüvvet kalmadı
Câhil ü nâdân oligör ister isen mertebe
Kim kemâl ehline Bâki şimdi rağbet kalmadı