Bizim Ilıca İdman Ocağı birkaç sezon boyunca mahalli ligde hep yenildi...gelen atardı giden atardı, bildiğiniz averaj takımı...Aşkale ve Pasinler'in futbol takımları da çoğu zaman bizim gibi ve bizden birazcık daha iyi...
Lig zaten 12 Mart ve Palandöken takımları ekseninde bir ligti ve diğerleri listeyi tamamlamak için oradalar...bazen Demirspor filan aradan çıkarsa bilin ki iki takımdan biri diğerini engellemek için destek verdiğindendir...
Merkezin takımları diyebileceğimiz o iki takım her türlü imkana sahipken, taşranın takımlarının çoğu zaman kramponu bile yok veya zar zor...
En acıtısı da galiba hakemlerin maç yönetme biçimiydi veya benim aklımda öyle kalmış...bariz bir haksız karara karşı çıktığı için hakemden dayak yiyen futbolcumuz da oldu...
Ilıca İdman Ocağı ile fiziki ilişkim birkaç haftadan ibaret...rahmetli antrenörümüz Sabahattin abi yeteneksizliğime o kadar tahammül edebildi...yanlış anlamayınız, o birkaç hafta antremanlara katıldığım süre...rahmetli Aboç'un Eusebio diye anıldığı yıllar...
...
Yediyüzden biraz fazla arkadaşım var ki çoğu iş olsun diye hesap açmış yahut mükerrer hesap açanlar...aktif olanı sanırım üçyüzden biraz fazla...
Bu arkadaşların bir kısmı sessiz sedasız ve bir kısmı da ilan ederek çekiliyorlar...onlar kızgınlık ve ümitsizlik deseler de bence asıl sebepleri mağlubiyet tecrübesinden mahrumiyet...ben de peşlerine takılıp gidersem bilin ki yokluklarıyla burayı kuraklaştırdıklarındandır...yoksa, mağlubiyet tecrübemiz çok şükür...
Şimdi anlıyorum ki şampiyonluk hayal dahi edememiş idman ocağımız bize şampiyonluktan çok çok fazla bir şey kazandırmış: Mağlubiyet tecrübesi...ve o arkadaşlardan farkımız da bu kadarcık...
Göğsümü gere gere...hâlâ Ilıcalı ve Ilıca İdman Ocaklıyım...