Bir spor yazısına siyasî boyut eklemek, hem de onu en başa koymak ne derece doğrudur, bilemem, ama sonda söyleyeceğimi başta söylüyorum: Erzurum, ‘bebek katili’ Apo’ya, binlerce şehidin, on binlerce insanın katili Apo’ya ‘Gel, Meclis’te konuş!’ davetine kesinlikle karşı!
Evet, dünkü maçtan hareketle denebilir ki, Erzurum açılım-maçılım istemiyor! Tribünlerden yükselen sese kulak kabarttığınızda da bunu görebilirsiniz, maça Amedspor taraftarının alınmamasından da bunu anlayabilirsiniz.
Dün oynanan ve büyük oranda centilmence geçen maç, sıradan bir maç değildi. Erzurum gibi bazı yüksek hassasiyetlere sahip bir şehrin takımı, Amedspor gibi daha ismi ile bazıları için sorun teşkil eden bir takımla karşılaşacak olunca dikkatler buraya yoğunlaşıyor. Endişeler de oluşuyor…
Bu endişelerden dolayı olmalı, Amedspor taraftarının stada alınmasına müsaade çıkmadı ilgili makamlardan… Bu, bence anlaşılabilir bir tedbirdi aslında. Aynı gün Trabzon’da da Fenerbahçe taraftarına tribün kapatılmıştı, güvenlik gerekçesiyle. Basın tribününde bu yasağa gerek olmadığına dair yorumlar yapıldı ama ‘önce güvenlik’ diyen yöneticileri bunun için tedbirler almasında bir beis yoktu/r.
Ancak tabii ki bu durum ‘sürdürülebilir’ değildir. Türkiye herkesin her yerde maç yapabildiği, bu sebeple ıslıklanmadığı, küfürlere maruz kalmadığı, herkesin takımını her yerde seyredebildiği, bunun için herhangi bir sıkıntı yaşamadığı günlere gecikmeden ulaşacaktır. O günleri görmelidir bu ülkenin çoğu saçma sapan ayrımcılıklarından çok çekmiş insanı… Bir takımın taraftarının takımının maçını her yerde seyretme hakkı olmalı; bu, ‘lüks’ olmaktan çıkmalı…
Ama şimdilik bunun epey uzağındayız gibi görünüyor.
Dünkü maçta ‘tribün kapama’ tedbiri/cezası dışında Erzurumspor tribünlerinden yükselen küfürler de bu kanaati besliyor. Sahada olabildiğince sakin, birbirine saygılı, centilmence mücadele eden iki takım vardı; maçta 2’şer sarı kart gösterilmiş olması, herhangi bir sakatlama, kavga filan yaşanmamış olması bunun göstergesi… Ancak tribünlerden yükselen protestoların dili bu durumla tezat oluşturdu. Erzurumsporlu futbolcuların kendilerini çok yormadan üstünlük kurduğu (ev sahibi takım 6’sı isabetli 13 şut atarken rakip takım sadece 1’i isabetli 8 şut atabildi maç boyunca), yine çok geç olmadan golü bulduğu, ikinci yarının başındaki 10 dakikalık baskının dışında kendi oyununu kabul ettirdiği, yine çok dikkatli savunma yaptığı bir maçta taraftarın küfürler savurmasının anlaşılabilir hiçbir açıklaması olamaz.
Bundan sonra kulübe ve taraftara ceza gelmemesi için çok daha dikkatli olunmalı, coşkuyla desteğe devam ederken provokasyonlardan sakınılmalıdır. Medyasından yöneticisine, oyuncusundan tribün liderlerine kadar herkes şampiyonluk için motive olmalı, takıma ve şehre zarar verecek davranışlardan uzak durmalıdır.