Peşinen söyleyeyim, bu metin boyumu epeyce aşıyor ve zahmetinize değmez... yine de zahmet edecek arkadaşlar, metni bu girişi unutmadan okusunlar lütfen...
Kral kelimesinin kökeni hususunda mutabakat var...Kutsal Roma İmparatoru Karl'ın isminden geliyor ve Sırpça...hani şu Şarlman (Charlemagne) olan...748 doğumu, 814 ölümü...
Dilimize Sırpça'dan geçtiği hususunda da mutabakat var... 15. asırda Balkan hükümdarlarının ünvanı olarak...
+içe kısmına bakıp da kraliçeyi, kraldan türettiğimizi sanmayın lütfen...onu da kralla birlikte Sırpça'dan alıyoruz...kralitsa...''ts'', ç olarak okunuyor, malumunuz...
...
Tanrı elbette ve ''Tengri'' den itibaren daima bizim fakat dilimizde Tanrıça yok...çünkü İslamın öncesinde de sonrasında da Tanrıçamız yok...çok çok sonraların bazı sevdalılarına aldırmayın...
Tanrıça dilimize, Sırpça ''kralitsa'' modeline uygun şekilde üretilerek ve 1932'den yani Türk Dil Kurumu'ndan sonra girdi...çe/ça ekinin dilimizde mevcudiyetinden dolayı da evvelden beri kullandığımız bir kelime zannedildi...
Tanrı'nın itibar kaybı (!) da Tanrıçanın üretildiği dönemde başlıyor...yani Atsız'ın zan ve iddia ettiği gibi, 1969'daki MHP kongresinde Allah Tanrı'yı kovmadı...hikâye daha eski ve daha karmaşık...
Cumhuriyet Aydınlanması, ağır bir hata ile, batı mitolojilerinden ve doğu dinlerinden tercümelerde ilah yahut mabud yerine Tanrı, ilahe yahut mabude yerine de Tanrıça kelimelerini kullandı...
Netice...
Çocuklar ki biz de çocuk olduk...
Hocada tevhidi öğreniyorlar; okulda da Tanrıların çokluğunu...maalesef çocuk zihninde Allah bir; Tanrılar çok...
O çocuk, Tanrı Allah değildir sonucuna varmasın da ne yapsın...
Zaten boyumu aşan sularda haddimi de aştım...müsaade ederseniz buradan Türkçe ezan bahsine geçmeyeyim...
Uzun bir yazı için niyetlenmiştim, yoruldum...şunu söyleyip bağlayayım...
Atsız'a da çok düşkün olduğum zamanlarda üstelik; Ülkü Ocağı yönettim, Ülkü Ocağı'nın bildirilerini yazdım ve bunları ''Tanrı Türkü Korusun'' demeden becerdim...iyi mi...