1916 yılında Kafkas Cephesine iaşe götüren Erzurumlu üç bin çocuk, çetin kış koşulları nedeniyle ancak Kargapazarı dağına kadar ilerleyebildi. Yola çıkan 3 bin çocuktan yalnızca 43’ünün geri döndü.
Erzurum Poat-Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitim Toplantıları kapsamında Araştırma Hastanesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen ‘Kargapazarı’nın Çocuk Şehitleri’ adlı söyleşi programında isimsiz çocuk kahramanlar anıldı. Moderatörlüğünü Sevilay Özmen’in yaptığı söyleşide Prof. Dr. Hakan Hadi Kadıoğlu, vatan savunması için canını ortaya koyan çocukların mücadelesini anlattı.
O tarihlerde kış şartlarının çok ağır olduğunu anlatan Prof. Dr. Kadıoğlu, “Kargapazarı’nın kışı tarif edilemez. Fikir, zihin onun için bir söz yaratamaz. Kutuplarda gezenlerin hikâyelerini dinleyenlerin kaloriferli odalarda tüyleri ürperirmiş derler. Kargapazarı’nda savaşan yiğitlerin hikâyesini dinleyenler daha fazla titrer. Analarının sırtlarına diktikleri çullarla mücadelelerini verdiler. Bir şubat günü toprakla buluştular. Orduların kurtardığı kentler vardı. Ordusuyla omuz omuza savaşan halklar vardı. Ama ordusunu imhadan kurtarmak için kesinlikle şehit olacağını bilerek savaşa giden bir halk bilinmiyor. Bunu Erzurumlu gösterdi. Erzurumlu Kargapazarı’nda şehit düşerken sadece Türk ordusunun kalıntısını kurtarmıyordu. Gelecekte Erzurum’u kurtaracak, Cumhuriyetin kuruluşunda önemli roller alacak ordunun çekirdeğini kurtarıyor. Vatan Erzurum’a borçlu, biz de borçluyuz. Burada şehitlerimiz eğitimsiz bir silahlı kuvvet olarak son derece düzenli, özgüveni yüksek saldıran bir orduya karşı mücadele ettiler” diye konuştu.
3 BİN ÇOCUKTAN 43'Ü GERİ DÖNDÜ
O dönem cepheye savaşmaya ve Türk ordusuna yardım taşımak için yola çıkan 18 yaşın altında Erzurumlu 3 bin çocuktan yalnızca 43’ünün geri döndüğünü açıklayan Kadıoğlu, “Tarihi kayıtlara baktığımızda, Erzurum’dan giden 3 bin çocuktan geriye dönen sayısı sadece 43’tür. Bunların anısına halkımız taşları toplayarak makamlar yaptı. Tüm şehitlerimizi ve Kargapazarı’nın çocuk şehitlerini rahmetle anıyoruz. Vatan Erzurum’a biz de şehitlerimize borçluyuz. Bir tane mermi atmamışlar ama gidiyorlar cepheye, ölüme. Aradaki mesafe 30 küsur kilometre. O günkü subayların günlüklerine geçen rakamlarında hava eksi 35 derece civarında. Tipi, kar, boran her tarafı sarmış. Ayakkabılar çarık” ifadelerini kullandı.
ERZURUM OLMASAYDI KARADENİZ RUS GÖLÜ OLURDU
Erzurum’un Rus ordusunun Anadolu’yu işgalini engellediğini kaydeden Kadıoğlu, “ Bu gençler Kargapazarı’na çıkıyor, karşısında donanımlı iyi eğitimli Rus ordusu var. Bunların karşısında mevzileniyorlar. Çok şükür bir devletimiz var ve bu devlet Erzurumluların 3 bin şehidinin kanı üzerine kurulmuştur. Eğer ki Erzurumlular ordumuzun geri çekilmesini temin edememiş olsalardı, ordumuz imha edilmiş olsaydı Rus orduları engelsiz bir şekilde Anadolu’yu baştan başa geçecekler, Karadeniz’i bir Rus gölü haline getireceklerdi” dedi.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA ERZURUM'UN DURUMU
Birinci Dünya Savaşı öncesi Erzurum’un durumunu anlatan Prof. Dr. Hakan Kadıoğlu, şu ifadeleri kullandı;
“O günkü yapılan resmi çalışmalara göre verilen rakamlar. Yaşam şartları sağlığı tehdit ediyor. Yaş ortalaması 28 yıl. Her yıl doğan 100 çocuğun 37’si ölüyor. Bulaşıcı hastalıklar, salgınlar, harpler yaş ortalamasını aşağıya çekiyor. Suyu bol fakat içilebilecek kalitede suyu yok. Suları kirli. Kanalizasyonu yok. Ağrı’yı Erzincan’ı içine alan bir sınır. Toplam sağlık hizmeti veren tabip sayısı 11, 4 aşı memuru, 3 hizmetli bulunuyor. Bu yıllarda yapılan nüfus sayımına göre kentin toplam nüfusu 760 bin.”
SAVAŞTA ŞEHİT DÜŞEN DOKTORLAR
Birinci Dünya Savaşı’nda şehit düşen doktorların anısının yaşatılmadığını da vurgulayan Kadıoğlu, “Birinci Dünya Harbi’nin ilk aşamasında Ruslar bugünkü Horasan Azap hattına kadar geliyorlar, 1915’te. O döneme ilişkin bir şeyler paylaşmak istiyorum. Birincisi Sarıkamış faciası yaşanmıştır. Bizi ilgilendiren kısmıyla, biz orada 264 tane doktorumuzu, sağlık elemanımızı şehit vermişiz. Üzüntü veren tarafı. Bunların anısına 1940’lı yıllarda Mareşal Çakmak Hastanesi’ne bir anıt heykel olarak yapıldı. Plaketlere isimleri yazıldı. Bugün onlardan eser yok. Anılarına saygımızı ifade etmek için söylüyorum” ifadelerini kullandı. Manolya BULUT/Pusula