Uzun yıllar geçmesine rağmen halkımızın duygularına, hislerine tercüman olan birisinden Kemani Haydar’ın "Şafak söktü sunam uyanmaz" bestesinin hikâyesini aktaracağım. Bu hikâyeyi ben, rahmetli Ali Abuşoğlu’ndan dinlemiştim. Bu ünlü türkü Malatyalı Fahri Sarıkaya’ya ait değildir.
Erzurum İş Ocağı Bandosu, İhsan Yavuzer Albayın başlattığı kültür faaliyetlerini, Kirami Albayın geliştirdiği sivil bando personeli, 3.Ordu bando takımından özel müzik eğitimi alarak, kendi sesimizi kendi, yerel ve bölgeseldi müziğin icra edilmesinde başarılı olmuşlardır. Bu bando takımında görevli sivil personel özel günlerde ve düğünlerde şehrin muhtelif semtlerinde halk konserleri verirlerdi.
Ramazan ayının hafta sonlarında bu özel konserler teravih namazları sonraları devam edegelmiştir.
O dönemlerde Erzurum da canlı müzik yapan Cumhuriyet Saz’ın organizatörü, beğenilen nefesli sazların icracısı olan Kemani Haydar, Ali Abuşoğlu, Seyfettin Sığmaz ve Sıtkı Güraksın’dan belli bir ücret karşılığında, belli günlerde sahne almaları müzik yapmaları sahne sanatçılarına eşlik etmeleri istenir.
O günkü ücretlere göre iyi bir ücret hem de peşin olarak alırlar.Cumhuriyet Saz’da sahne almaya başlayan Haydar Telhüner, saz evinde şarkı okuyan Leyla isminde bir kıza aşık olur. Belli bir süre sonra aşkını evlilik ile taçlandırmak isteyen Kemani Haydar düşüncelerini Leyla’ya açıklar ve evlenmek istediğini söyler.
Leyla, bir saz evi kızı olması ve Kemani Haydar’ın ailesinin elit bir aile olduğundan dolayı evlenemeyeceğini söyler. İkna olmayan Kemani Haydar’ın ısrarları sonrasıLeyla, Haydar Telhüner’e , ‘’Yarın akşam Keman çalarsan evliliğe evet diyeceğim…’’ der. Bir gecede nefesli saz çalan birinin keman çalacağının mümkün olmayacağınıdüşünmektedir.
Kemani Haydar, bir gecede keman çalmasını öğrenerek sabah erkenden Leyla’nın sahne almasından hemen önce sahneye çıkarak "ŞAFAK SÖKTÜ SUNAM UYANMAZ" bestesini seslendirerek evliğinin kabulünü ister. Yine de bu evlilik gerçekleşmez.
‘’Leyla sende buldum, aşkımı kaderimi
Terk edersen duyarsan bir gün, ölüm haberimi,
Mecnun Leyla'sız yanıp tüterdi,
Sevda çölünde çemen biter mi?’’
Milli Mücadelenin Doğu Cephesi Firdevsoğlu Kışlası’ndan günümüze kadar uzanan sosyal, kültürel faaliyetleri ile şehrimizi ve çevremizi derinden etkileyen, müzisyenler çıkmıştır.
Halk evleri, halk eğitim merkezi ve TRT Erzurum Radyo evinin bünyesinde bulunan doğudan sesler koroları, en beğenilen dinlenilen sesler olmuşlardır.
Seyfettin Sığmaz,Kemani Haydar Telhüner, Sıtkı Kaleli,Abdurahman Yörük, Sabahattin Solakoğlu bu bando takımında görev almışlardır.
İş Ocağı Sivil Bandosu 1954 yılında sonra faaliyetlerine son verilmiştir. Buradan yetişen vurgulu ve sesli sazların icracılarının birçoğuAnkara Radyosu’nda görev almışlardır.Diğer personel müzik eğitiminde ve görevlerinde başarılı oldukları kadar, atölyedeki iş mesleklerinde başarılı olup çalışma hayatına devam etmişlerdir.
Bu ocağın ikinci kuşak dediğimiz ses ve saz sanatçıları; Mehmet Çalmaşır,Mehmet Sarıgül,Lütfi Uğurlu,Mahmut Sürmeli,Lütfi Keskin,Nizamettin Şamasor, Abdurahman Demir,Ali Güzel,Halit Taştan ve ünlü bestekârımız Sıtkı Sahil’dir. Bu isimler, eserleri ile günümüze kadar müzik ve sanat dünyamıza hizmet eden, Firdevsoğlu Kışlası Müzik Kolu Bando geleneğimizin son kuşaklarıdır.
Bu ekip işyerinde moral gecelerinde, milli bayramlarda fener alaylarında şehrimizin muhtelif semtlerinde konserler vererek halkımızın moral değerlerine büyük ölçüde katkı sağlamıştır. TRT ve korolarda halen derleme ve besteleri söylenmektedir.Bu çalışmaların şehrimiz kültürü ile birlikte ülkemiz kültürüne de ciddi katkıları olmuştur.
Yedi yıl birlikte mesai yaptığım daha sonraları belirli günlerde ziyaret ettiğim kıymetli insan rahmetli Ali Abuşoğlu’ndan bire bir dinlediklerim ve ikinci kuşakla birlikte gördüklerimi ve bildiklerimi nakletmeye çalıştım.
Amcam Sıtkı GÜRAKSIN'ın iş ocağı sivil bandosunda görev alanlar arasında bulunduğunu kendisinden dinlemiştim. Konu ile ilgili makalenizi okuyunca hüznü ve heyecanı aynı anda yaşadım. Mezkur metinde adıgeçenlerden vefat edenlere rahmet dilerken, size de sağlıklı uzun ömürler niyazımla hürmetlerimi sunuyorum.
Selamun aleyküm Nuri abi bilgilendirmeniz için teşekkür ederim şunu söylemek isterim ki Erzurum umuz bu zengin şehir ve mahalle kültüründen şu anki kısır durumuna nasıl geldi yazık demekten başka birşey söylemek istemiyorum. Ayrıca hemşehrimiz Mustafa Çetin Baydar ın Geçidi Bekleyen Şehir isimli kitabında da şehrimizin kültürü ve eski zamanları hakkında güzel hikaye ve anekdotlar mevcut okumayanlar tavsiye ederim selam ve hürmetlerimle
Kalemine yüreğine sağlık değerli abim... Saygılar....