Bizim Doktor Dumrul hocanın nöbetçi olduğu günlerde hastaları görmeye gelen ziyaretçilerin iyi ya da kötü niyetlerini açığa veren özdeyişi şudur: “Hastaları görmeye gelenler hoş geldiler, buyursunlar gelsinler. Lakin hastaya GÖRÜNMEYE gelenler de hoş geldiler! Ancak ziyareti kısa tutmaları istirham olunur.”
Burada insan niyetini en açık bir biçimde ortaya koyması açısından kendini ele vermektedir. Hani deriz ya: “Dostlar bizi pazarda görsün.” “Cenaze, düğün, cemaat ve parti toplantılarında bir görüneyim, ayıp olur.”
İnsan niyet sahibi bir varlıktır. Niyet insanın bir şeyi yapmayı zihninde tasarlaması, düşünmesidir. Niyet, kişinin yaptığı işi niçin ve ne amaçla yaptığını belirtmesi içindir.
İbadetlerde niyet şarttır. Namaza durduğumuzda; “niyet ettim bugünkü öğle namazının farzını kılmaya,” deriz. Cenaze ya da bayram namazında müezzin : “Niyet edin er kişi niyetine, niyet edin Ramazan ya da Kurban Bayramı namazına ,” diye açık açık uyarır.
Bilmem hayvanlar niyet eden bir varlıklar mıdır? İyi niyetli at, kötü niyetli at der miyiz?
Hayvanlar insanlar gibi çok yüzlü ya da yüzsüz değil, tek yüzlü varlıklardır. Çünkü hayvanlar gizlenmeyi bilmezler. Hasta olmadıkları halde insan gibi hasta rolü yapmazlar. Avını yakalamak ya da av olmamak için içgüdüleri yoluyla varlıklarını sürdürürler.
İnsan bir işte, uygulamada ya iyi niyetli ya da kötü niyetlidir. Bu bakımdan hayvanlarla yaşarken hayvanın niyetinden iyi mi kötü mü şüphe etmeyiz. Ata binen insan şunu düşünmez: “atın niyeti beni düşürmek, öldürmek.”
Hayır, ona zarar vermediğin sürece dağları ve tepeleri aşırır seni menziline ulaştırır.
Ya insan böyle mi?
Birine zarar verme, görevini baştan savma, haksız kazanç sağlama, insanlara hoş görünme ya da kendini dürüst gösterme suretiyle kötü niyetli oluşumuzu ortaya koyarız.
Kötü niyetimiz nedeniyle insanın insan karşı duruşu; su içerken, ekmek kırıntısı yerken öldürülme korkusu nedeniyle ürkek ve her daim başını kaldıran serçenin durumu gibidir.
Fakat çok defa gafil davranır yüzleri dost, özleri düşman olan kötü niyetli insanın zalimliğine, merhametsizliğine uğrarız.
Bunun için İslamiyet fillerimizin değerini içimizde taşıdığımız niyete bağlamaktadır.
Amellerimizin değeri, niyetlerimizin değeriyle değer kazanmaktadır.
Hz. Muhammed: “Amellerin değeri ancak niyetlere göredir.” der
Şuarâ /Şairler Suresi 88,89 ayetlerde de Allah katında gönlü temiz olan insanın amelleri değer kazanacaktır : “O gün de ne mal fayda verir ne oğullar. Ancak Allah’a temiz, doğru bir kalp ile varan kurtulur.”
Rûhî-i Bağdâdî de bu ayetten mülhem:
Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler/ Sanma ki senden altın ve gümüş isterler.
Yevme lâ yenfau'da kalb-i selîm isterler/ O hiçbir şeyden fayda olmayan günde, dosdoğru ve temiz gönül/kalp isterler.