Gayret Hikâyesi

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde... Dünyanın tam merkezindeki ülkenin birinde zalim sistemin dayatması altında yaşayan insancıkların feryadına kulak vermeye çalışan birileri de varmış.

 

Baskı ve zulüm altında karın tokluğuna çalışıp hayatına devam etmeye çalışan, çalıştıkça fakirleşen, fakirleştikçe beslenemeyen, beslenmedikçe muhakeme yeteneğini kaybedenlerin çoğunluk olduğu ve çoğunluğun da yöneticiyi seçme hakkı olduğu bir sistem içinde, yel değirmenleri ile savaşan birileri de varmış.

 

Çıkmış örgütlenmeye. Kendi gibi olanları örgütleyeyim demiş. Üç beş aklı havada olan hayalperesti romantiği örgütlemiş ama sesi duyulmaz olmuş. Çünkü kendi gibiler azmış. Gücü kendine benzetmeye de yetmeyince güçlenmek için kurumsallaşma girişimlerine başlamış. Kardeşin duymaz eloğlu duyar demiş açılmış merkezinden dünyanın çok ücra noktalarına. Denizleri okyanusları aşmış gitmiş.

 

Kuş uçmaz kervan geçmez yerlerindeki çorak memleketlerde varlık içinde yaşayan ve varlıklarını ihraç etmeye çalışan yapılarla karşılaşmış incelemiş sistemlerini. Beğendiklerini ihraç etmeye kalkışmış döndüğünde dünyanın merkezine anlatamamış derdini.

 

Bu günkü hikâye işte tam bununla ilgili,

Yanlış giden bir durumu üst merciine intikal ettiren bir deli, bu işlemi bir dilekçe ile gerçekleştirmiş. Usulsüz giden bir durumu üstlerine haberdar etmek istemiş. Üstlerin işine gelmiş bu durum disipline vermişler tam işlerine yarayacağı zamanda. Disiplin çıkmış meydana ‘Kimdir bunun sorumlusu demiş hesap ver bre gafil’ demiş. Sorumlu 11 kişinin içinden 2 si cevap vermiş. Birininki gür çıkmış. Zaten sağlıkçıymış az da iyi beslenirmiş zamanında. Mırıldanan diğeri de eğitimciymiş.  

 

Efendim talep edilen bilgiler zamansız istendiği için yetiştiremedik suç bizden bu bilgiyi zamansız isteyenindir.

 

Bilgiyi isteyen kişi seçim sonucu başka bir göreve atanmış hatta bir başka seçimi de kazanmıştır. Dolayısı ile yeni gelen habersiz sabiden de hesap sorulamayacağı için dönülür yeni seçilen eski yetkiliye. ‘Eski yetkili de sen kimsin bre gafil o kadar insan beni tercih etmiş bir bildikler vardır elbet. ‘ der ve olayı bertaraf edermiş.

 

Mağduriyetin giderilememesi neticesinde çareyi eğitimde arayan deli yeni müfredatlar geliştirip bilenlerin kapısında halini izah etmeye çalışırken, kendini yaşlanmış olarak bulmuş. Aynaya baktığında saçları dökülmüş, yüzü buruşmuş, dermansız kaldığını fark etmiş. Ha gayret yaşadığımı yazayım da belki bir okuyan olur demiş son nefesi yaklaşırken.

 

Gel zaman git zaman bu hikâye de burada bitmiş.

 

Fakirler için fakirlere rağmen; heba edilen zamana ve emeğe sevgiyle…

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.