Ülkemizde futbol spor branşlarının tartışmasız başında gelmektedir. Ekonomisi, yönetimi, sporcu ve antrenörleri hep gündemde kalmayı başarmıştır. Bu kadar gündem oluşturan bir spor dalının elbette sorunları da ona göre büyük olmaktadır.
Biz bu sorunları tartışırken genel de parça parça tartışıyoruz. Mesela bir maçta Beşiktaş’ın oyuncusu Cenk sakatlanır veya aşırı yağmur yağar, zemin sorunumuz aklımıza gelir. Bunu bir müddet konuşuruz. Bir süre sonra bu sorun unutulur. Sonra kulüplerimiz batar bu işin ekonomisini konuşuruz. Transferde hatalar yaparız. Başarısız oluruz onu konuşur bırakırız. Yapboz tahtası gibi günü birlik konuşulur, her kafadan bir öneri gelir zaman içerisinde her konu zaman aşımına uğrar ve unutulur sorunlar hiçbir zaman çözülmez.
Son 20 yıldır Türk futbolu hiçbir gelişim kaydetmemiştir. Milli takımın Dünya üçüncüsü olduktan sonraki başarısının üzerine bir şey koyamamışız. Galatasaray’ın UEFA Şampiyonu olmasından sonra yanından bile geçememişiz. FİFA Dünya sıralamasında İzlanda 1. sırada, Türkiye 32. sırada. Futbolda başarılı olmanın yolu ekonomik, sportif ve sosyolojik olarak iyi olmaktır. Şimdi sosyolojik olarak bakalım. Bütün takımlarımız birbiriyle kavga ediyor. Herkes herkesten nefret ediyor, herkes herkese küfür ediyor. Mesela Mesut Özil geldi, önemli bir oyuncu Türkiye’ye geldi diye takdir eden diğer kulüp temsilcileri eleştirildi. Bizim futbol markamız için çok önemli böyle bir oyuncunun gelmiş olması önemli olduğu halde. Sonra Muslera sakatlanıp dönünce ‘Hoş geldin Muslera’ diye yazan diğer kulüpler yine eleştirildi. Futbola bakış açımız bu açıdan kötü. Sadece kavga edip küfredip hakaret ediyoruz.
Protokol tribünlerindeki rezaletleri görüyor musunuz? Şu anda seyirci yok ama protokol tribünleri kale arkası tribünlerinden daha rezil durumda. Ağza alınmayacak ifadelerle futbolculara, hakemlere, rakiplere küfür ediliyor tezahüratlar normal zamanlardan bile anormal şekilde yapılıyor ve bunu alışkanlık haline getirmiş kulüplerimiz var. Ama bu onların suçu değil. Buna göz yuman tüm futbol yöneticilerinin suçu. Kural her kes için kural olmalı. Biz bu anlayış, yasalar ve futbol yönetme biçimiyle kesinlikle sportif, ekonomik ve sosyolojik olarak bir yere gidemeyiz.
Bu zihniyet artık kanun koyucular tarafından ele alınmalı yasalarla desteklenmeli işi bilmeyenlerin artık para ile değil bilgi birikimleri ile futbola yön vermelerinin zamanı gelmiş ve geçiyor. Bunu tek tek beceremeyiz.
Futbol insanlarıyla masanın etrafında bir araya gelinmeli. Dünyanın her yerinde işadamları futbola yatırım yapabilir ama futbolu yönetmez.
Almanya’da hiç iş adamı yok mu mesela?
Federasyon başkanı olmuyor. İngiltere’de yok mu?
Oralarda bu iş adamları gelir futbola yatırım yaparlar kendilerine lazım olan bilgiyi de oraya doğru profesyonelleri koyarak elde ederler. Ancak bizim kulüplerimiz profesyonel değil. Kulüplerimizin tamamına yakını dernek statüsünde. Şimdi dernek olan bu kulüplerimizin tamamını bekleyen tehlike önümüzdeki üç dört yıl içerisinde kayyuma kalmaları hatta kapanmaları. Bankalarla yapılandırma yapıldı. Futbol oynayarak bu borçlar ödenemez. Kayyuma kalır veya kapanır. Bir kere bu düzenden kurtulmamız lazım. Devlet nereye kadar destek verecek ve bu nereye kadar gidecek?
Bundan kurtulmanın tek yolu bu kulüplerin tamamının şirketleşmesi veya buna benzer bir yapı oluşturulması. Başkanlar ve yöneticiler attıkları imzalardan sorumlu olmalılar. Gözlerini yumup sözleşmelere imza atmamalılar. Bir sorumlukları olmalı büyük borçları yapıp bırakıp gitmemeliler. Amaç kulüplerin derneklerinin şirket kurması değil sahiplerinin olması. Sahipli işe döndüğü zaman bu para pul meselesi ve bilançolar bir ciddiyet kazanacaktır. Artık futbolcu almak sizin için önemli olacak. Futbolcu yetiştirmek, teknik direktör almak sizin için daha da önemli olmaya başlayacak. Bizim öncelikle bu eski yapıyı yıkıp yerine yeni bir bina yapma zorunluluğumuz var. Yoksa ileride izlenecek bir futbol olmayacak. Biz sadece yurt dışındaki takımlara imrenip durmaktan başka bir zevkimiz kalmayacak.
Futbol kulüplerinin tüzükleri dernekler yasasından ayrılarak Spor Bakanlığı ve Maliye bakanlığı denetiminde yeni bir statü değişikliği olmalı diye düşünüyorum