Yeşilbaşlı ördeklerin porsuk nehri üzerinde sürüleriyle süzüldüğü, neon yeşili kızılkuyruklu papağanların kıyıdan kıyıya uçuştuğu, cemrelerin ardı ardına düşmeye başladığı günlerde Eskişehir’de hayat üniversite öğrencilerin yuvalarına dönmesiyle birlikte sakin.
Porsuk çayının bir kısmının donduğu günlerde yolunu kaybetmiş bir leylek, buz üzerinde durup kışı geçirmeye çalışıyordu. Hasta veya yaşlı leylek şanslıydı çünkü bu kış diğer kışlara nazaran oldukça ılık geçmişti. -25®C’leri bile görmeden kışı atlatabilecekti. Şanslı olmasına rağmen kışı atlatamadığına eminim. Sürüsünü kaybetmeseydi kesin atlatırdı ama hayatını şansa bıraktı. Bence 3. cemreyi göremeden aramızdan ayrılacak.
Göç oldu. Şansı etkileyen faktörler arasında yer alan göç hadisesi Türkiye’de deprem sonucunda gerçekleşti. Nüfusun yaklaşık % 3’ü hareket etti. Hayatlar değişti. Göçmen kuşlar gibi göç edemeyenlerin işi şansa kaldı. Aramızdan ayrılanlar oldu. Geride kalanlara sabırlı olmalarını ve hayatın devam ettiğini hatırlatabileceğimizi, ‘neslini devam ettirenlerin en güçlülerin değil en iyi uyum sağlayanlar’ olduğunu anımsatarak destek olabiliriz.
6 aydır yaşadığım bu kentte, emeğimi ve zamanımı, hayatımı devam ettirebilmek için sattığım dönemlerdeyim. Mevcut dönem içerisinde yaşadığım en önemli sorun 29 Eylül sabahında sisli bir havada, iş yerime intikal ederken yaşadığım köpek saldırısıydı. 15 adet köpeği içeren sürü bisikletle gidiş güzergâhımda yolumu kesti. Ardından etrafımı çevirme girişimleri sonucu, bulunduğum yerden sakince uzaklaştım. Bisikletimi güvenli bir yere park edip geri kalan yolu toplu taşım araçlarıyla devam etmeme sebep oldu. Dolaşım sistemimdeki kontrol dışı hareketlenme de cabası.
Ortak yaşam alanlarımız olan yollarda, can ve mal endişesi duymadan, serbestçe hareket edebilme ve seyahat edebilme özgürlüğümün yol güvenliğinin sağlanamamasından dolayı kısıtlandığını açıkça söylemem mümkün.
Zülfü Livaneli’nin özgürlük isimli eserinin dizelerinde ne güzel yazar değil mi?
Geri gelen sağlığa,
Geçen her tehlikeye,
Yazarım ben adını, yazarım Ey özgürlük.
Ol tarihten itibaren toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda kaldım. Bu durum ilginç bir hadise ile karşılaşmama da vesile oldu. Bir baktım ki; kurum amirim ve birkaç bölüm şefi de toplu taşım aracı kullanıyor. Daha önce çalıştığım kurum ve kuruluşlarda amirlerin genelde lojmanı olur ya da şahsi 4 tekerlekli araçlarıyla makamlarına intikal ederlerdi. Bu seferki bir başkaydı. Halkçı bir amirim olduğu algısı oluştu. Bende amir olsam diye aklımdan geçirdim. Sonra kesin bisikletle intikal ederdim diye düşündüm. Bisikletle intikal etmem için zaten amir olmama da gerek yoktu. Hollanda’da eğitim aldığım yıllarda başbakan bile işine bisikletle giderdi. Hollanda başbakanının evinden işine giderken yolunu kesen 15 adet sokak köpeği var mıydı acaba? Olsaydı zaten kesin o da bisikletle gidemezdi. Hata hiç gitmeye de bilirdi. Bence zaten yoktu. Çünkü eğitim aldığım yıllarda bile sokaklarda sahipsiz hayvan hiç görmemiştim.
Yılsonuydu. Hayvan sahipleri panik içindeydi. Yeni kanuna göre yaşam arkadaşlarına artık çip taktırmak zorundaydı. Meslek hayatımda ilk defa telefonum bu kadar çok çalar haldeydi. Beni tanıyan her hayvan sahibi neredeyse 1 defa çip işlemlerini halletmem için aradı. Üyesi olduğum konfederasyon il temsilcisi bile aradı. Bu işlemlerle ilgili birimde çalışmamama rağmen aranmak güzeldi. Lakin çip kalmadığını öğrenmiştim. Cezai yaptırıma maruz kalmamaları için ilgili birime dilekçe vermeleri işin garantisiydi.
Ardından Tarımsal hizmetler daire başkanlığının ne işlerle ilgilendiğini öğrenmek için internette sörf yaptığım saatlerde muhtarlar birimi kurulduğunu ve muhtarların doğum günlerinin kutlandığını, bursa yolu 4. Km deki hayvan barınağının alttan ısıtma sistemiyle ısıtılmasına yönelik girişimlerde bulunulduğunu öğrendim.
Tepebaşı belediyemizin muhtarlardan sorumlu müdürlüğünü ziyaret ettim. Yusuf Selek müdürümle hoş bir sohbet yaparak konu ile ilgili beni aydınlatmasını istedim. Oldukça yardımcı oldular ve ufkumu açacak faaliyet raporlarını paylaştılar.
Özgürlüğümü kısıtlayan faktörlerle mücadele kararlılığım var. Sizlerin ‘Çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefinde’ kararlı olmasını diliyorum.
Özgürlük güzel şey. Herkese özgürlük için herkesin başkasının özgürlüğünün başladığı yerde kendisinin bitttiğini kabul etmesi gerek. Mücadeleye ve halkı bilinçlendirmeye devam