Erzurum Kongresi; 23 Temmuz-7 Ağustos 1919.

Erzurum Kongresinin yıl dönümü... Bu önemli günde detaylara girmeden Falih Rıfkı Atay'ın "Çankaya" isimli eserden bazı alıntılarla Erzurum Kongresinin hangi şartlarda yapıldığının kısa bir hikâyesini aktarmak istedim. İstiklâl ve istikbal meş'alesini yakmak üzere Samsun'a ayak basan Mustafa Kemal ve arkadaşları 23 Haziran'da Tokat -Sivas yolu ile Erzurum'a hareket etmek üzere Sivas'tan yola çıkarlar. Yolda Harput valisi Ali Galip tehlikesi var... İstanbul O'nu yani Mustafa Kemal Paşa'yı yakalamak üzere görevlendirmiştir. Meşakketli yorucu bir yolculukla geceyi Erzincan Refahiye'de geçiren Mustafa Kemal uzun bir yürüyüşle bir an evvel Erzurum'a varmak ister. Kendisinden başka herkes hasta... Çardak boğazına vardıklarında yamaçtan düşen bir kaya yolu tıkamıştır.

 

Yol bozuk, arabaların geçmesine imkân yoktur. Yanlarında taşıdıkları bir kazma ile iki kişi zar- zor bir geçit açabilirler. Arabalar bu dar ve çamurlu yoldan geçmeye çalışır. Mustafa Kemal'in bindiği eski ve dökük bir otomobil sık sık arızalanır. Şoför durmadan uğraşıp durur ve yorgun argın arabayı sürmeye çalışır. Karanlık basmış ve Çardak boğazından bir türlü çıkamamışlardır. Gece ilerleyince yollarını kaybetmişlerdir. Mustafa Kemal "Geceyi olduğumuz yerde geçirelim" der. Arabadaki bir iki battaniye yere serilir. Kendisi de otomobilin içinde uyumaya çalışır ve sabahın ilk ışıkları ile birlikte yeniden yola koyulurlar.

 

Kazım Karabekir ve yanındakiler Mustafa Kemal ve arkadaşlarını son dönemlerde ismi ne hikmetse Aziziye çevrilen "Ilıca"da karşılarlar. Söğüt ağaçları altında misafirlere kahve ikram edilir. Aşağı doğru inen kervan yavaş yavaş söğütlere doğru gelir ve başlarındaki adam gelenlerin çok önemli kimseler olduğunu sezinerek elini göğsünün üzerine koyarak selâm verir. Mustafa Kemal gelenin hal ve hatırını sorar: "Ağa böyle nereden geliyorsun?" diye sorar. Cevaben "Rus gelince muhacir olmuştum efendim. Çukurova'da idim. Şimdi ise köyüme dönüyorum" Mustafa Kemal "Zaman kötü, Güvenlik yok. Yoksa oralarda geçinemedin mı?" diye sorar.

 

"Hayır Paşam... Çukurova cennet gibi yer. Bereketi bol bir yer. Bize bağ- bahçe ve tarla da verdiler. Rahattık. Yalnız son günlerde bizim Erzurum'u Ermenilere vereceklermiş sözü çıktı. Geldim ki göreyim, ırzı kırıklar kimin malını kime verecekler ?" Mustafa Kemal yanındakilere döner "Bu milletle neler yapılmaz ki?" Tarihe not düşen bu sözlerin sahibi eski Milli Eğitim Müdürlerinden ve Bakanlık müfettişlerinden Hakkı Mezararkalı Abimizin dedesi ve "Nutuk"ta da kendisinden söz edilen Mezararkalı Mevlüt Ağa'dır.

 

Erzurum Kongresi ülkemizin işgal edildiği son derece tehlikeli ve netâmeli bir dönemde toplanır. Mondros mütarekesinden sonra en büyük tehlikelerden biri de Doğu'da bir Ermenistan devletinin kurulmasıdır. "Vilâyet-i sitte" denilen altı vilâyetin Van, Erzurum, Sivas, Harput, Bitlis ve Diyarbakır'ın Ermenilere bırakılmasıdır. Şimdi tarihsel kararların alındığı Kongre'yi ve Kongre'nin yapıldığı mütevazi binayı Falih Rıfkı Atay'ın "Çankaya" isimli eserinden aktaralım: "Müdafaa-i Hukuk'un kadrosu yok, bütçesi yok, pek çoklarında umut da yok. Müdafaa-i Hukuk'un bütün parası doksan lira kadar bir şeydi. 23 Temmuz 1919. Pek orta halli bir okul... Yirmiye on iki metrelik sularında çam tahtalarından, halı ve seccade ile örtülü, bir başkan, iki de katip kürsüsü... Gene çam tahtasından öğrenci sıraları... Duvar ve pencereler çıplak. İşte bağımsızlık savaşı ve ondan sonraki Türkiye kurtuluşunun temeli, ilk bu salondaki toplantıda atılacaktı"

 

On dört gün süren ve milletimizin İkbâl ve kaderinin karara bağlandığı Kongre'ye beş vilayetten elli dört delege katılabilmiş; öteki vilayetlerden gelecek delegeler ise valilerce engellenmişti."Uzunca süren ittihadçı-itilâfçı tartışmalarının ardından Mustafa Kemal Kongre Başkanlığına seçilir. Mustafa Kemal kürsüye gelir. Askerlikten istifa etmiş, ama sivil elbisesi olmadığından üniforması ile kürsüye çıkar. Delegelerin bazıları bu hâli sertçe tenkit ederler. "Paşalık üniformanı bırak, bizim gibi ol" derler. Yine Çankaya eserinden alıntı yapalım. Rauf Bey; "Paşam Erzurum valisi azledilmiştir. Ondan bir takım elbise isteyelim" der ve parası verilmek üzere validen bir takım elbise alınır. Mustafa Kemal bu ısmarlama elbiselerle Kongre'ye devam eder.

 

On dördüncü günün bitiminde "Butün aksam-ı vatan bir küldür; kabul olunmaz manda ve himaye" iradesi ile Kongre'de önemli kararlar alınır. Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar Sivas Kongresi kararları ile daha geniş bir nitelik kazanır ve böylece Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yolu açılır. Bu kararlar vatanın kurtuluşuna ve Türkiye cumhuriyetine giden yolda döşenen ilk kilometre taşları olur...Kongrenin kapanışında "Tarih bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydecektir" diyerek Erzurum Kongresi'nin ehemmiyetine işaret eden Mustafa Kemal; Erzurum'dan ayrılmadan önce Cevat Dursunoğlu ile bazı arkadaşlarına da şöyle der: "Ben milletle kumar oynamam. Muvaffak olacağımızı biliyorum. Artık milletlerin kendi kaderlerine hakim olma devri gelmiştir. Müstemleke devri sona ermiştir" İşte tümüyle müstemleke olan islâm ve mazlûm ülkelerinin uyanışı bu sözlerle neş vü nemâ bulur.

 

 

Yine "Çankaya" eserinden bir bölüm: "Erzurum'dan Sivas'a gitmek için paraları yoktu. Bir emekli binbaşı bütün parasını borç olarak verdi ki 900 lira idi. 100 lira da kendi aralarında toplayarak 29 Ağustos 1919'da ayrıldıkları vakit, Mustafa Kemal'in Başkanı olduğu Heyet-i temsiliyye'den yalnız beş kişi idiler. Dördü gelmemişlerdi" Tarihî israrla sakat okuyan bazı kişi ve çevrelerin aksine Milli Mücâdele bu nâmüsait hal ve şartlar altında başlıyordu.

 

Tarihi günde başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, "Üzülecek bir şey yok paşam. Üniformanızı çıkarsanız da mukaddesatım üzerine söz veriyorum ki size üstüm olduğunuz zamandan daha bağlı kalacağım" diyebilen Kazım Karabekir Paşa'yı ve Kongre delegeliğinden istifa ederek Mustafa Kemal'in ve Rauf Orbay'ın Kongre'ye katılmalarına imkân sağlayan Cevat Dursunoğlu, Küçük Kâzım Yurdalan ve Kongre'ye katılan tüm delegeleri rahmetle anarken; Kongre'ye ev sahipliği yaparak Mustafa Kemal'i bağrına basan Erzurumluları şükran ve minnetle anıyorum.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.