Beş farklı dil bilen kütüphanecilerin istihdam edildiği, 100 yıllık T.B.M.M. kütüphanesindeki kitaplarının taşındığı; kütüphane olarak kullanılan alanın da kuran tefsir aktiviteleri için tasarlandığı günlerdeyiz. Bu durumu soru önergesi vererek gündeme getiren İzmir Milletvekili Kani Beko çocukluğunun geçtiği Karşıyaka’nın Demirköprü mahallesinde 2021 yılının Eylül ayının ilk günü Dünya Barış Gününde bir kütüphane açılış törenine katılım sağladı. Sendikacı olduğu zamanlarda meslek hastalıkları konusunda fikir alışverişi yaptığı Prof.Dr. Veli Lök de oradaydı.
İzmir Karşıyaka Belediyesi Demirköprü mahallesinde 6182 numaralı sokakta 54/A adresinde bir kütüphane daha açtı. Açılan kütüphanenin ismi Veli Lök ve Rasime Şeyhoğlu Kütüphanesiydi.
Veli Lök 1932 yılında İzmir’de dünyaya gelmiş Atatürk Lisesinden mezun olup İstanbul üniversitesi tıp fakültesinde eğitimini tamamladıktan sonra ortopedi ve travmatoloji alanında uzmanlaşmış, Türkiye’nin konusunda duayen isimlerinden bir bilim insanı. Açılış konuşmasında kendini tanıttıktan sonra, ilkokulda müfettiş huzurunda öğretmeninden evrim teorisini dinleme fırsatı edindiğini ve bu bakış açısı ile aydınlandığını belirtti. Yakınının askeri müdahale dönemlerinde işkence görmesinden kaynaklı, bu hususta oldukça düşündüğünü ve hep kendisine ‘İşkenceyi nasıl önleyebilirim?’ sorusunu sorduğunu ve bu soruların sonucunda da ‘mağdurun işkence gördüğünü nasıl raporlayabileceği’ hususunda düşündüğünü belirtti. Tıbbi teknik bilgilerini bu doğrultuda değerlendirdiğini vurguladı. Sintigrafi raporlama sistemini geliştirdiğini ve bu şekilde işkenceye uğrayanların teşhis metodunu kanıtlayabildiği çalışmasını yurt dışında yayımlattı. Çalışmanın bilimsel çevrelerde yüksek ilgiyle karşılanmasıyla birlikte bilimsel saygınlığı arttı. Araştırma sonuçları Birleşmiş Milletlerin konu ile ilgili mücadele materyali haline gelmesi ile birlikte İstanbul protokolünün oluşturulması sağlandı. İsviçre insan hakları komisyonunda çalışmanın Türk bir bilim insanı tarafından geliştirilmesinin Türkiye büyük elçisi tarafından fark edilmesi ile birlikte Dünyada kullanılan protokolün Türkiye’de de uygulanmaya başladığını ve bu konuda insan hakları derneğinin sivil desteği ile birlikte konu ile ilgili yayım çalışmaları yapıldığını belirtti. Çalışmasının hiç değilse işkence konusunda caydırıcılığa katkı sunma konusunda ilerleme sağlatabildiğini belirtti. Torture (işkence) dergisinin editörlünü yapan Veli Lök’ün ismi yeni açılan bu kütüphaneye verildi. Aydınlık yarınlar için önem arz etmektedir.
Muzaffer İzgü tarafından kütüphanecilerin imparatoriçesi olarak isimlendirilen Rasime Şeyhoğlu’nun geride imzasını bıraktığı 50 adet kütüphanenin günümüzde faal olduğu hatırlanmalı ve bu skorun şimdilik hiçbir hayırsever tarafından geçilmediği bilinmelidir. Kütüphanelerin açılışında türkü söyleme geleneği devam etti. Ayrıca açılış töreninde torunu Deniz Şeyhoğlu ise büyüklerinin izlediği yoldan devam ettiğini saygıyla vurguladı. 1 Eylül tarihinin Rasime Şeyhoğlu’nun doğum günü olması da günün anlam ve önemini bir kez daha önemli kılmıştı.
Dijitalleşen bu çağda hala fiziki kütüphane kuruyorlar ne gerek var? Diyenleriniz olabilir. Salgın sürecinde daha da net öğrendiğimiz gibi, çağ dijitalleşiyor ama biz yakalayabiliyor muyuz? Gelişmeleri takip etmeye teknolojimiz ve enerjimiz yetiyor mu? Hala etkin internete ulaşmayı bırakın, cep telefon hattımızın bile çekmediği alanlarımız olduğu gibi dijital dokümanları okuyabilecek sistemlerin ulaşamadığı haneler olduğu unutulmamalıdır. İşte bu geçiş süreçlerinde kütüphaneler oldukça önemli sosyal merkezlerdir. Günceldir.
İkametgâhınıza en yakın kütüphaneye ilk boş vaktinizde uğramanız ve eserlerden faydalanmanız sahip çıkmanız dileklerimle.
Dijital kütüphane uçup gider fiziki kütüphane yerinde kalır.
Kütüphanelerin unutulduğu yenilerinin açılamadığı günlerde bu hatırlatma iyi oldu.