Dört duvar arasında kadına mal edilen görevlerin çarşıdaki uygulayıcıları, özellikle nam salmış olanları genellikle erkeklerden çıkıyor, fark ettiniz mi? Günümüzde bu olgu yıkılıyor olsa bile, üzerinden ders çıkarmakta fayda var.
Konuyu biraz daha somutlaştıralım. Evde yemeği kadının yapması beklenir, evimizden uzakken annemizin yemeklerini özleriz ya da anneannemiz sağ iken yaptığı geleneksel tatlar hala burnumuzda tüter. Gelin görün ki çarşıya çıktığınızda, bir lokantanın baş aşçısı genellikle erkektir. İpini koparıp uluslararası alanda isim yapmış aşçılar da yine genellikle erkektir.
Kendiliğinden ayrımcılık içeren bu örneğimiz erkeğin kadından daha iyi yemek yaptığını mı gösterir? Haydi diyelim verinin analiz sonucu böyle; annemizin pilavını, anneannemizin kabak çiçeği dolmasını bu örneğin neresine sığdırabiliriz?
İşin püf noktası mutfak maharetinde değil para kazanma dürtüsünde. Kadın evde yemeği yapar, mahareti aile içinde bilinir ve dar bir çevrenin dışına çıkmaz, ki öyle bir amaç da yoktur. Gel gelelim erkek aynı yemeği çarşıda yaptığı zaman, bunu mümkün mertebe herkes beğenmelidir, bu uğurda gerekirse bu erkek geleneğin ötesinde farklılıklar katmalıdır. Çünkü bu mahareti karşılığında eve para götürecektir, kendisinden beklenen budur. Bu dürtü ile yola çıkan erkek, eğer biraz da hırslı ise, daha mükemmelini arar. Bir zaman sonra karşımıza "Bolulu Hasan Usta" olarak çıkar.
Velhasıl kadının mahiri bir teşekkürden ötesine erişemezken, erkeğin mahiri cebini doldurup güçlenir. El emeğinin karşılığının teşekkürden ötesine geçmesini sağlayan dürtü para kazanma dürtüsüdür, erkeğe mal edilen toplayıcılık görevidir.
İlkel topluluklarda toplayıcılık faaliyeti kadın-erkek ayrımı olmaksızın topluluk üyelerinin her birinin katıldığı faaliyetti. Günümüzde hayatta kalmak için toplayıcılık yapıyoruz, ufak bir farkla: artık et ve ot değil, para topluyoruz. İnsan topluluk birimlerinde her zaman eve ekmek getiren el üstünde tutulmuştur, günümüzde bu görev genel olarak erkektedir. Bu ayrışmanın getirisi olarak kadın toplumda ikincil planda kalıyor. Kabul edilemez bu eşitsizliğin yıkılıp, eşitliğin tekrar sağlanabilmesi için, kadının tekrar toplayıcılığa çıkmasından başka yol yok.
El emeği teşekkürle de ödenir; bu durum emeğin verimsizliğidir. Emeğinizi verimli kılmak için: HAYDİ KADINLAR, ÇARŞIYA!