Dua ve beddua!

Şu yalakalardan ne çektin be Erzurum!
Coğrafyan dik…
Ekonomin yayvan,
Kimliğin marka ama; 
içinde yaşayanlarınla her geçen gün kişiliği ve cesaretini sıfırlayan bir şehirsin…

 

***


Allah aşkına şu zemheride bile bir kez 'soğuk' nedir düşünmez misin?

 

Ey… Soğuğu doğuran ana; 
İnsan, nasıl 'buz' keser sen öğretmedin mi?

 

"Önce el parmakların donar. Sonra hissizleşir ayak parmakların …
Ve  sonrası tatlı bir sıcaklık…
Ve buz gibi katılaşırsın.
Ve  kanın artık gidecek bir damar bulamaz, o dondurucu serumunu salarsın tüm vücuduna …"
diyen sen değil miydin?

 

O zaman hala kendi o öz panzehirini kim için saklar durursun! 

 

O serum ki; vücudun ürettiği narkotik bir madde değil midir? 

 

Beynin, içinde bulunduğu tehdide uyuşarak tepki vermez mi?

 

Donmaya başladığını hissetmez misin? 

 

Ve son bir hamle ile inandığın Allah adına ellerini kendin için semaya açacak cesaretin yok mu?
 

 

Her seçim;  yazda, baharda, güzde de olsa burada senin  için bir zemheri değil midir!

 

Önce donar durur, sonra duaya kalkmaz mısın?

 

İstanbul'da, Ankara'da duranlar değil, Erzurum’da yaşayan sen, bu kutsal yakarışı bilmez misin!

 

Sen, o kutsi yakarış anında; ellerini kaldırıp semaya yaradanına sığınmışken…

 

Kürsüye kim çıkmış, mikrofonlardan kulaklarını sağır edercesine hangi sesler akmış, kiralık ekranlarda kim kime sövüyormuş…

Eğri-büğrü kalemleriyle ak sayfaları çiziklerken kelli-felli zavallılar ne yazıyormuş, okur ve duyar mısın?

 

***

 

Her seçim Erzurum için bir zemheri değil midir?
Önce donar, sonra duaya durmaz mısın?


Yakutiye'nin önünde 'amin' demeyi beklerken, sormaz sorgulamaz mısın?

 

O aşağılarda bir yerlerde, çorap içinde parmakların sızım sızım sızılarken; sen, ayak kim, baş kim hala göremez misin?


***


Bilirim, her seçimde tatlı bir donma uykusuna dalarsın.

Bu ülkenin harcını ilk 23 Temmuz’da  sen karmadın mı?
Belki de ondandır bu ülkenin kaderi hep sana benziyor.

 

Demem o ki;
Zemheri gelince bu şehirde hepimizin ilk önce ayak parmakları donuyor. Sonra salıyorlar beynimize buzun serumunu ve tatlı bir uykuyla uyuşur bedenimiz.

 

Kalkıp soranda olmuyor;  "milletin seçtiği", "milletin bizzat kendisiyle" niye didişiyor ki?


Ya da; bizi 'sen/ben' diye bölerken yüzlerce milyar doları hangi dua ve beddua ile cebine indiriyor birileri…

 

Hiç sormaz mısınız sen?
Kime dua, kime beddua…
Şu zemheri ayazından ne çektin be Erzurum…
 

----

Fotoğraf: Nihat KILIÇOĞULLARI/Erzurum

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.