Dr. Ali Kurt’la uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz, meslekî yakınlığımız, aynı fikir çevrelerinde bulunmamız, Erzurum tarihi ve kültürü için hassasiyet taşımamız, babalarımızın arkadaş olması, komşuluk yapmamız, benzer kültür ırmaklarından beslenmemiz gibi oldukça çok ortak yönümüz vardı.
“Nev’i şahsına münhasır bir şahsiyet” tarifi onu çok güzel tanımlardı diyebilirim. Satranç meraklısıydı. Satranç Bölge Temsilciliği yapmıştı. Erzurum’da pipo içen birkaç kişiden biriydi. Bu alışkanlığından dolayı halk arasında “Pipolu Doktor” olarak bilinirdi. Okumaya doymayan bir özelliği vardı. Zamanı yetse tüm fakülte ve yüksekokullara kayıt yaptırıp okuyacak kadar öğrenme aşkı ve azmi vardı.
Öyle ki, ‘Profesörlük’ kariyeri ile taçlandırdığı Tıp doktorluğunun yanında, ‘Felsefe’ alanında doktora yapması, ‘Açık Öğretim’ programında ‘Sosyoloji ve İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’ ile iki yıllık ‘Hastane Yönetimi’ bölümünü bitirmesi, ‘Açık Öğretim / Tarih’ bölümüne devam ediyor olması, ‘Rusça’ kursuna gitmesi gibi öğrenme yolundaki gayretleri kendisinin öne çıkan özelliklerindendi.
Hep cemiyet hayatı içinde oldu. Çeşitli gazetelerde makaleler yazdı, şiirler kaleme aldı, kitaplar çıkardı. Uzun yıllar ‘Erzurum Tarihini Tanıtma ve Araştırma Derneği’nin başkanlığını yürüttü.
En son ‘Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi’nin Genel Kurul Toplantısı’nda bir arada olmuştuk. Ali Bey’in Divan başkanlığı yaptığı bu toplantıda birbirimizi son kez göreceğimiz hiçbirimizin aklından geçmedi diyebilirim.
Covit 19 çevremizdekileri bir bir alıyor… Etrafımızın her gün daha da boşaldığını fark ediyoruz. Çaresiz kullar olarak, çareler arayıp hayatı biraz daha uzatmanın gayretindeyiz. Her ölüm vakasında Nazım Hikmet’in “Bir gün kar yağarken, yahut bir gece, yahut bir öğle sıcağında, hangimiz ilk önce nasıl ve nerede öleceğiz? Nasıl ve ne olacak ölenin son duyduğu ses, son gördüğü renk, kalanın ilk hareketi, ilk sözü, ilk yediği yemek? Belki de birbirimizden uzakta öleceğiz. Haber çığlıklarla gelecek yahut da ima edecekler ve kalanı yalnız bırakıp gidecekler… ” mısralarını hatırlıyoruz.
Dr. Ali Kurt da bu dünyadan geldi ve geçti. İnsan olmanın hakikatini kavrayanlardandı. Kubbede hoş sadâ bırakanlardan oldu.
Onun parayla pulla pek ilişkisi hiç olmadı. Kültür adamıydı. Şehrin aydınlarındandı. Kimseyi kırmadı, incitmedi mütevazı bir hayat yaşadı. Hep topluma faydalı olmaya çalıştı. Hurafelerden, aşırılıktan, bağnazlıktan uzak durdu. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde mesleğini sürdürecekti ama olmadı.
Ali Kurt, şehrin özlenecek ve boşluğu hissedilecek olan aydın simalarından biri olarak Erzurum’un hafızasında ve dostlarının yüreklerinde hep saygıyla hatırlanacaktır.
Sırrını çözemediğimiz bu âlemden arkasında güzel hatıralar bırakan güzel dost, sevimli insan, Ali Kurt kardeşimize Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun…