Zorlu kışı ve dadaşları ile tanınan Erzurum’un en önemli
özelliği şüphesiz “milli refleks’ in ve milli heyecanın en yoğun
hissedildiği şehir olmasıdır.
Anadolu’nun kilidi konumunda olan Erzurum, stratejik önemi
dolayısıyla defalarca istilaya uğramış, yaşadığı çile ve ıstıraplar
neticesinde ,devletin, vatanın ,bayrağın, bağımsızlığın ve hürriyetin
önemini genetik kodlarına yazmıştır.
İşte bu özelliğinden dolayı Prof.Dr.Mehmet Kaplan, Erzurum’u
tarif ederken “ İstanbul da ahaliyi ,Erzurum da milleti görürsünüz”
demiştir.
Erzurumlu dadaşlar, yüz yıllardır ”Söz konusu vatansa gerisi
teferruattır” diyerek bu söylemlerini tarihin değişik dönemlerinde
dünyaya göstermişlerdir.
Erzurumlunun bu azim ve kararlılığı, Aziziye Tabyaların da ve
Milli Mücadele yıllarında zirveye taşınmıştır.
30 ekim 1918 yılında imzalanan Mondoros Mütarekesi’yle
Erzurum ve Anadolu’nun bir bölümünün Ermenilere verilmesi
gündeme gelince, Erzurum ayağa kalkmış, “Vilayeti Şarkiye
Ermenistan olamaz” diye haykırmış, İstanbul’daki Vilayat-ı Şarkiye
Müdafaa-i Hukuk-i Milli Cemiyeti’nin Erzurum Şubesi’ni kurarak, Milli
Mücadele’de, biz de varız demiştir.
İşte bu dönemde Erzurum’un şirin ilçesi Oltu’da buna benzer
bir milli direnç oluşmuş, kurulan “Oltu İslâm Komitesi” bağımsızlık
yolunda atılan ilk adımlardan olmuş ve bu fikir 13 ay yaşayacak 0lan
“Oltu Şura Hükümeti” ne dönüşmüştür.
15 Mayıs 1919 yılında Yunanlıların, İzmir’i işgal etmeleri
üzerine, 16 Mayıs 1919 da Erzurum da büyük bir mitingin
düzenlenmesi ve yapılan protestoların padişaha, hükümete, yabancı
devletlerin temsilciliklerine gönderilmesi Erzurum insanının bu
sorumluluk duygusunu açıkça sergilemektedir.
Dünyadan silinmek istenen bir milletin, var olma, yok olma
mücadelesindeki en kararlı başkaldırışının, Erzurum dan yükselmesi
elbette ki Erzurum insanının kanında dolaşan isyan ve bağımsızlık
ruhu ile ilgilidir.
İşte bu özellik 17 Haziran 1919 da yapılan Erzurum Vilayet
Kongresi ile kendini daha net göstermiştir.
Göçü önlemek, İlmi, iktisadi ve dini bakımdan teşkilatlanmak,
Osmanlıdan ayrılmamak, Saldırıya karşı doğu illerinin her köşesini
savunmada birleşmek ve son nefer kalana kadar mücadele etmek,
milli şuurun uyanması ve yaygınlaşması için eğitim kurumlarının
sayısını artırmak gibi önemli kararların alındığı bu kongre, Millî
Mücadele tarihinde Erzurum’un ilk önce kendini teşkilatlandırıp daha
sonra çevresindeki illeri etkileyerek, ileride yapılacak olan
mücadeleye zemin hazırlaması açısından oldukça önemlidir.
Milli Mücadele Harekâtını başlatmak için 3 Temmuz 1919’ da
Erzurum’a gelen Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ,karşısında bu işe
inanmış, ön hazırlığını yapmış, teşkilatlanmış bir yapıyı görmesi ,Milli
Mücadele meşâlesinin yakılmasında çok etkin olmuştur.
Dadaşların bu vatan aşkı, Erzurumlu Müştak Sıtkı
Dursunoğlu’nun yazdığı ve o karanlık dönemlerde Erzurumluların
Milli Marş olarak okudukları “Tarihler ağlar vatan yanarken/Eller öz
vatanda nara atarken/Ufukta ümidin nuru batarken/İlk sesi haykıran
yüce Erzurum/Vatanı kurtaran yüce Erzurum/Ümitsizlikleri kıran
Erzurum ” mısralarını haklı kılmıştır.
104 yıl önce 23 Temmuz Erzurum Kongresi’ne ev sahipliği yapan
Erzurum “ Biz ezelden beridir hür yaşadık, Hür yaşarız, hangi çılgın
bize zincir vuracakmış şaşarız” mesajını tüm dünyaya haykırmıştır.
Milli sınırlar içinde ülkenin bir bütün olduğunu ve asla
parçalanamayacağını, manda ve himayenin kabul edilmeyeceğini,
Kuvayı Milliye’yi amil, Millî iradeyi hakim kılmak gerektiğinin karara
bağlandığı bu kongrenin Türk milletinin bağımsızlık yolunda attığı ilk
adım olması ve mazlum milletler için bir örnek teşkil etmesi büyük
anlam ifade etmektedir.
Dünya, Mustafa Kemal Paşa’nın “Tarih bu kongremizi şüphesiz
ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir” sözüne tanıklık etmiş,
cumhuriyete giden yol 23 Temmuz Erzurum Kongresi’nden yani
Erzurum’dan geçmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Erzurum’un tarihi mirası içerisinde
önemli bir yeri bulunan bu kongrenin içerdiği fonksiyon ve sağladığı
başarı ne yazık ki günümüzde yeteri kadar anlatılmamakta ve Erzurum, kendini ön planda tutacak olan bu avantajını yeteri kadar
duyuramamaktadır
Uzun yıllardan beri sıradan kutlamalarla geçiştirilen 23
Temmuz Erzurum Kongresi kutlamalarının daha kapsamlı yapılması ve
uluslararası boyuta taşınması gelecek hedeflerimizin içerisinde
olmalıdır.
Kongre binasının yenilenmesi ile birlikte başlayan
sahiplenmenin, gelecek yıllarda yapılacak olan kutlamalara ivme
kazandırmasını arzularken başta, Gazi Mustafa Kemal olmak üzere,
bize hür ve müstakil bir ülke bırakan ecdadımızı rahmetle anıyor, 23
Temmuz ruhunun yaşaması ve yaşatılması konusundaki en büyük
sorumluluğun Erzurumlulara düştüğünü hatırlatıyorum.