Cumhuriyet ve tarihi doğru okumak...

'Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti'dir. Halk egemenliğine dayan ' Cumhuriyet fazilettir' Anadolu aydınlanması ile muassır medeniyete doğru giden aydınlık yolun adıdır cumhuriyet. Atatürk ve yol arkadaşlarının ruhları şâd olsun. Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü kutlu olsun.

 

Bu tarihi ve güzel günümüzde derlediğim özet bilgilerle ülkemizde sorun olmaktan çıkan, fakat hâlâ tartışılan kadın ve kızlarımızın başörtüsüne ve Atatürk döneminde gerçekleştirilen inkılap kanunlarında başörtüsünün yer alıp almadığına ilişkin kısa bir değenlendirme yapmak istedim.

 

Yazımda hata ve eksikler var ise, yorumlarınızla dúzeltilme yapılırsa, bundan memnuniyet duyarım.

 

M. Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanı olduğu 1923 yılından vefat ettiği 10 Kasım 1938 tarihine kadar geçen 15 yıl içerisinde, Atatürk ilke ve inkılapları yürürlüğe konduğu dönemde başörtüsünü açıkça yasaklayan hiçbir kanun, yönetmelik ve kararname yürürlüğe konmamıştır.

 

Atstütk döneminde kılık ve kıyafetle ilgili olarak 28.11.1925 tarihinde 657 sayılı Şapka Kanunu kabul edilmiş ise de, bu kanun sadece erkeklerin şapka giymeleri konusunda olup, kadınların kılık ve kıyafeti ve başörtüsü ile ilgili hiçbir hüküm yok.

 

M. Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım ve eşi Latife Hanım hiçbir zaman başörtülerini çıkarmamışlardır. Bilhassa eşi Latife Hanım resmi ve özel bütün toplantı ve merasimlere başörtülü olarak katılmıştır. 

 

Hatta Atatürk karşıtlığıyla bilinen tarihçi Mustafa Armağan bile Atatürk'ün başörtülü milletvekili dediği cumhuriyetin ilk köy muhtarı ve ilk kadın milletvekili olan Satı Kadın'dan söz eder. Türkiye Büyük Millet Meclisi kayıtlarından da bu bilgi teyit edilebilir.

 

Ülkemizde ilk başörtü yasağı cumhuriyetin ilanından 58 yıl ve M. Kemal'in vefatından 43 yıl sonra 22.07.1981 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile ilk ve orta dereceli okullarda ve bir yıl sonra da 26.07.1982 tarihinde kamu kurum ve kuruluşunda ve kanunla değil, Bakanlar Kurulunun kabul ettiği yönetmeliklerle yürürlüğe konulmuştur.

 

Kılık kıyafetle ilintili olarak Erzurum'da yaşandığı iddia edilen "Şalcı Bacı" hikayesine dokunmakta yarar var sanırım.. Cumhuriyete bakışları bilinen bir iki kişinin kurguladıkları ve Çetin Altan'ın, "Şapka isysnında Erzurum'da bir kadının idamını babamdan duymuştum''  belgesiz ve bulgusuz duyumu kaynak gösterilerek Erzurum'da destek bulmayan çok küçük bir grubun şapkaya tepkilerinde 'Şalcı Bacı' adında bir kadının da güya asıldığı hikàyesi hiç doğru değildir.

 

Cumhuriyet döneminde tamamı 'Namus cinayeti' nedeniyle idam edilen 15  kadının hikâyeleri mahkeme kayıtları ve belgeleri üzerinden idam nedenleri kitaplaştırılmıştır. Gerçek olmayan bir rivayetin ötesinde bu ad altında bir kadına ait kayıtlarda hiç bir bilgi, bulgu ve belge mevcut değildir. İsparta Sütçüler beldesinde Cinayet nedeniyle cumhuriyet döneminde TBMM'nn kararı ile idam edilen ilk kadın Hasan kızı Fatma'nın darağacındaki resmi Fetö'nün yayın organı Zaman Gazetesi'nde 'Şalcı Bacı' denilerek ve ne yazık ki, maksatlı ve ahlâksız bir biçimde servis edilmişti...

 

Ülkemizde temel hak ve özgürlükler anayasal teminat altına alınmıştır. Toplumsal mutabakatla sorun ve gündem olmaktan çıkan 'Başörtüsünü' yeniden bir yasal ve anayasal dúzenlemeye kavuşturmak gibi bir  ihtiyacın olmadığı kanaatını taşımaktayım.

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.