Cumhuriyet işte burada doğdu... Çaykara'dan Çankaya'ya....

Abiler, ablalar!

 

Küçük hanım, küçük bey, ey büyük adamlar…

 

100’üncü yılını kutladığımız bu Cumhuriyet nerede doğduğunu biliyor musunuz?

 

Cumhuriyet fikrini; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ilk kez nerede dillendirdi?

 

Erzurum'dan ölümüne kadar Atatürk'le beraber olan Millî Mücadele yoldaşı Mazhar Müfit (Kansu), Cumhuriyet fikrinin ilk nerede ve nasıl duyduğunu bakın nasıl anlatıyor…

Yer: Erzurum...

Yıl: 1919...

Aylardan Temmuz...

Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi için sabahlara kadar çalışıyor.

 

***

 

 “Mazhar not defterin yanında mı?”

 “Hayır Paşam.”

“Zahmet olacak ama bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel.”

 

Kemal Paşa, Mazhar Bey’in aşağıya inip elinde not defteriyle geldiğini görünce, sigarasından bir iki nefes çektikten sonra:

“Ama bu defterin, bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir sen, bir de Kalem Mahsus Müdürü Süreyya bileceksiniz şartım bu…”

 

Paşa'nın şartını kabul ederler.

 

Gazi; “Öyleyse tarih koy” der.

 

Mazhar Bey, yazar: 7-8 Temmuz, 1919 sabaha karşı.

Gazi Mustafa Kemal Paşa; “Pekâlâ…” diyerek devam eder:

“Zaferden sonra yönetim biçimi Cumhuriyet olacaktır… Bu bir. İki; Padişah ve Hanedan hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır. Üç; Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir...”

 

O an kalem Mazhar Bey’in elinden düşer ve Mustafa Kemal'in yüzüne bakar. O da onun yüzüne bakıyordur.

 

Bu göz göze geliş ve birkaç saniye süren suskunluk, asırları aşan bir çığlıktır.

 

Mazhar Bey, hem yaşından hem de Mülkiyeli olmanın özgüveni ile Gazi Paşa ile zaman zaman senli benli konuşabilenlerdendir.

 

Gazi Paşa; “Neden duraksadın?” der.

 

Mazhar Bey; “Darılma ama paşam, sizin hayal peşinde koşan taraflarınız var” diye cevaplar.

 

Mustafa Kemal Paşa, güler…

 

“Bunu zaman gösterir, sen yaz” der. “Dört; Latin harflerini kabul etmek.” “Paşam yeter, yeter…” der, Mazhar Bey…  “Cumhuriyetin ilanını başarmış olalım da üst tarafı kalsın” diye de ekler...

 

Daha sonrasını bizzat Mazhar Müfit’in kaleme aldığı anılarındaki öz cümleleri ile paylaşalım:

 

“Defterimi kapattım. “Paşam sabah oldu. Siz oturmaya devam edeceksiniz hoşça kalın” dedim. Yanından ayrıldım. Gerçekten gün ağarmıştı. O anda olayların beni nasıl aldattığını, Mustafa Kemal'i doğruladığını ve Mustafa Kemal'in beni nasıl bir cümle ile yıllar sonra susturduğunu tarih önünde açıklamalıyım…

 

Aradan yıllar geçmişti…

 

Çankaya'da akşam yemeklerinde birkaç defa: “Bu Mazhar Müfit yok mu, kendisine Erzurum'da şapka giyilecek, Latin harfleri kabul edilecek dediğim ve bunları not etmesini söylediğim zaman, defterini koltuğunun altına almış ve bana hayal peşinde koştuğumu söylemişti” demekle kalmadı, bir gün önemli bir ders daha verdi.

 

Şapka devrimini açıklamış olarak Kastamonu'ndan dönüyordu. Ankara'ya geldiği zaman da otomobille meclis binası önünden geçiyordu. Ben de kapı önünde bulunuyordum. Beni yanına çağırdı ve şöyle dedi:

 

“Azizim Mazhar Bey, kaçıncı maddedeyiz, notlarına bakıyor musun?”

 

***

 

Ben, askerlikte okuma yazma öğrenen bir baba ile okuma yazma bilmeden ölen bir annenin beş çocuğundan 50 yaşını aşkın ilkiyim…

 

Bu yazıyı Cumhuriyet’in doğduğu o eve bakarak, bir köylü çocuğu, Erzurum 50’nci Yıl Ortaokulu ve Atatürk Üniversitesi mezunu olarak yazıyorum.

 

Cumhuriyet sayesinde; aklın, bilimin, özgürlük, bağımsızlık ve çağdaşlığın Türk halkının yaşamına girişinin 100’üncü yılını ise coşkuyla kutluyorum...

 

Başta Atatürk olmak üzere bize bu coşkuyu ve gururu yaşatanların ruhu şad olsun...

 

Daha nice nice 100 yıllara... Yaşa Cumhuriyet...

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.