Kendimizden başlayalım:
Biz neyiz?
Biz Cumhuriyetiz.
Bütün varlıklarımızla,
Özgürlüğümüzle,
İnsanlığımızla,
Kanımızla, nefesimizle,
Her şeyimizle Cumhuriyetiz.
Bize Cumhuriyetimizi;
Savaş meydanlarının yenilmez kahramanı, Böbrek sancıları içinde bile o siperden bu sipere at koşturarak y edi düveli yenen O büyük ve eşsiz insan, eşsiz kahraman Mustafa Kemal kazandırdı.
Fethettiği topraklar üzerine aydınlığın göz kamaştıran o güçlü ışığını tuttu.
Bu gün üzerinde yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin taşını toprağını O büyük kahramana borçluyuz.
Onun içindir ki, O’na tükenmez bir minnet ve vefa borçluluğu içindeyiz.
Kısacık ömrüne sanat, kültür, eğitim, çalışma, karın tokluğu adına birçok eserler sığdırdı.
Vefat ettiğinde İtalyan Radyosu’nun spikeri şöyle diyordu:
“Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkın. Büyüğünüz geliyor!”
Tarihin önemli kahramanlarını tazime çağıran anons, Türk milleti olarak bizim de gururumuzu okşamıştı.
Evet, tarihin kaydettiği en büyük kahramandı Büyük Atatürk.
O’nun içindir ki O’na “Muhteşem Türk” diyoruz.
Kurduğu Cumhuriyetle,
Kadını, erkeği ile,
Türküyle, Kürdüyle,
Alevisiyle Sünnisiyle
Hepimizi eşitleyen, hepimizi kardeş yapan,
Kerpiç evlerde doğanlarla,
Köşklerde, villalarda yaşayanlara imkân ve fırsatları aynı ölçüler içinde dağıtan rejimin adıdır Cumhuriyet.
Ben de o kerpiç evlerden birinde dünyaya gelmiş bir köylü çocuğu olarak bu gün geldiğim noktayı, sahip olduğum tüm imkânları O’nun kurduğu Cumhuriyete borçluyum.
O yüzden, “Cumhuriyet biziz” diyorum.
Büyük Türk milletine;
“En büyük bayramımız kutlu olsun” diyorum.