Çelenk sözlük anlamıyla dal ve yapraklardan yapılmış halka, kadınların başlarına taktıkların mücevher ya da madenden yapılmış sorguç olarak tanımlanmaktadır. (Sorguç: Kimi kuşların tepelerinde bulunan tüy.) ( Serpuşların ön tarafına takılan tüy ya da püskül biçimindeki süs. Serpuş=başlık)
Günümüzde çelenk; yaygın olarak törenlerde kullanılan bir semboldür. Çoğunlukla çiçekçilerin çeşitli boyutlarda tahta iskelet üzerine farklı kesme çiçekler yardımıyla kontrast renkler ile süslemelerinin yapıldığı, beyaz ya da renkli bir fon kâğıdı üzerine gönderici kişi ya da kurumun isminin büyük harflerle çarpıcı bir şekilde yazıldığı görsel bir reklam ürünüdür.
Milattan önce 700 lü yıllarda Roma İmparatorluğu döneminde başlayan Olimpiyatlarda başarılı sporculara ödül töreninde sunulmak üzere hazırlanan, çeşitli taze ağaç yaprakları, meyve ve çiçeklerden oluşan yuvarlak ya da köşeli set yıllar sonra çelenk haline dönüşmüştür. Her dem yeşil bitkiler ya da defne dal ve yapraklarından oluşturulan çelenkler miladi takvimin başlangıcı ile popüler olmaya başlamış ve yılbaşı kutlamalarında değerlenmeye başlanmıştır.
Doğal olarak; çelenk sunumun usul ve esasları kuşaklar arasında kulaktan kulağa yayıldığı gibi, belirli prosedürlere de bağlanmıştır. Konunun Türkiye’deki en kurumsal hali 4 Eylül 1973 tarihinde yürürlüğe giren RESMİ BAYRAMLAR VE ANMA GÜNLERİNDE ANITLARA KONULACAK ÇELENKLERİN HAZIRLANMA, TAŞINMA VE SUNULMASI HAKKINDA YÖNETMELİK ile netleştirilmiştir.
Günümüzde bu standartların en ileri olduğu yer anıtkabirdir. ‘Törende kullanılacak Çelenk; 80 cm çapında, 15 cm ayaklı, arka kısmı ince ahşap/sunta olarak imal, kırmızı beyaz karanfil/gül kullanılarak tanzim edilmiş, elde taşınan standart mozole çelengidir. Çelengin üzerinde örnektekilere benzer şekilde kırmızı renkte büyük harflerle kurum/kuruluşun ismi yazılır. Bu yazıda şahıs ismi veya özel isim, logo, amblem kullanılmaz.’ İfadesi ile açıklanmıştır.
Benim çelenk ile ilk yakın temasım Ankara Yenimahalle’de gerçekleşmişti. Daha önce hep uzaktan izlediğim üniformalı ya da üniformasız birilerin taşıdığı, anıtlara, düğünlere ve cenazelere bıraktığı çelenk; bir büyüğümün akşam sağlık sorunları nedeni ile rahatsızlanması sonucu derneğin çelengini şubeye götüremeyeceğini, dolayısı ile yardımcı olup olamayacağımı sormasının ardından, görevi iyi niyetle yardım amaçlı üstlenmemle başladı. Ankara Anakent Belediyesi 9. Başkanı ve Yenimahale semtinin kurucusu Dr. Ragıp Tüzün’ün ismini taşıyan parktaki Atatürk Anıtının önünde, Ankara ayazında akşama kadar kalmış demir döküm çelengi ayakta tutan demirler soğuktu. Eldivensiz gittiğim için elim demire yapışmıştı. Yardıma gelen kimse de olmamıştı. Yaklaşık 35 kg ağırlığındaki çelengi ortalama 1 km mesafe taşıyarak ilgili yere hasarsız teslim etmemle başladı hikâyem.
Yol boyunca çelengi taşırken, malzemenin neden demir olduğunu, neden Roma dönemindeki gibi kesme çiçek ve meyve sepeti şeklinde yapılmadığını? Neden kimsenin taşımama yardım etmediğini? Düşünür, sinirlenir dururdum. Bu düşüncelerin bir fayda getirmediğini anlamam fazla zaman almadı.
Çelengi sevmek ve çelenkle barış üzerine
Soğuk ve rüzgârlı havalarda gerçekleşen törenlerde, iktidar partisinin ve fakir muhalefet partilerinin çelenkleri bir bir devrilirken sadece Kaymakamlığın, ilçe Belediyemizin ve bizim çelengimizin ayakta kaldığını görmenin vermiş olduğu mutluluğu anlatamam. Saygı duruşu esnasında devrilen çelenkleri ayağa yeniden kaldırmak için büste koşan, idari amirlerin önünde eğilerek düşen çelenkleri kaldırmaya çalışan seçilmiş ilçe başkanlarının tecrübesizliğini, protokolden izlemenin keyfi ise bambaşkadır. Hele bide akşam baloda, tebrik esnasında devrilen çelenk sahiplerine kısa tatlı bir hitap, etkinliğin tuzu biberi olur. Ne yorgunluk kalır ne stres.
20’li yaşlarda başlayan bu çelenk taşıma sürecim 18 yıldır devam etmektedir.
Şimdi bazılarınız ne gerek var çiçekçiler zaten bu görevi yapıyor diyebilir. Çiçekçiler çelenk başına günümüzde yaklaşık olarak 750 TL ile 1250 TL arasında sipariş almaktadır. Her ay 2 çelenk gönderen bir sivil toplum kuruluşu için bu yıllık maliyet önemli sayılabilir. Dolayısı ile bu masrafı döküm çelenk yaptırarak, gider kalemlerinden tasarruf yolunu seçen sivil toplum kuruluşlarının da, döküm çelengi taşıma sorunları ile karşı karşıya kalır. Şube yönetimine tasarruf tedbirlerine katkı sunmak amaçlı üstlendiğim birkaç çelenk taşıma görevimin isyanla sonuçlanmasının ardından; bu ağır yükün şubeye olan aidiyetimi kaybettirdiğini fark eden büyüklerim, artık yanıma bir taşıma görevlisi tahsis etmeye başlamışlardı. Tarihsel olarak bu kadar önemsenen günümüzde de ritüellerinin devam ettiği bu işin; yaşıtlarım tarafından ciddiye alınmaması, hatta beni çelenk taşıdığım için eleştiren ve küçümseyenler tarafından itibar kaybına uğratıldığım dönemlerle yüzleştiğim olmuştur. Yaşıtlarım tarafından kaybettiğim prestijin aksine, faaliyetlerim büyüklerim tarafından beğeni ve takdirle karşılanıyor, yüceltme sözcükleri ile taltif ediliyordum. Yaşıtlarımın öngörüsüzlüğünün erken farkına varıp büyüklerimin izlediği yoldan yürümeyi tercih etmem, genel kurullarda daha çok görev ve sorumluluk verilmesi ile sonuçlandı.
Eleştiren ve küçümseyenler tarafından yaşadığım saygınlık kaybı ise aldığım görev ve sorumluluklar sonucunda git gide etkisini, tarihin derin sessizliğinde zamanı gelince hatırlatacağım şekilde kayıp ediyor, hatta aklı başında olanlar başarı hikâyelerimi bile talep edilmeye başlanıyordu. Nasıl başardın sorularını ‘Çelenk taşıyarak’ ifadesi ile yanıtladığımda ise; soranlar kendileri ile dalga geçtiğimi düşünüyorlardı. Fakat işin fiili durumu da buydu. Çelenk taşımanın ardında; sosyal bir topluluğa aidiyet, sosyal toplulukların otorite önünde varlık gösterisine yardımcı olmak, sosyalleşmek, tanınırlık görünürlük gibi hususların farkındalığı yanında, toplumsal kural ve kaidelere uyum ve bu uyumun getirdiği sorumlulukları üstlenmenin naif bir göstergesi bulunmaktaydı.
Sivil toplumculara, halk arasında çelenkçiler denildiğini de duymuşluğum vardır. Çelenk taşıma işi günümüzde hala var. Ya bu iş yaptırılacak, ya da bu iş yapılacak. Bu yolda yürürüm diyorsanız ve çelengi taşıtacak kudretiniz de yoksa; çelengi kendiniz taşımalı ve bu taşıma süreçlerini de keyifli hale getirmelisiniz. Keyifli hale getirme yolları ise tamamen yaratıcılığınıza kalmıştır.
Sevgili Hakan yine çok güzel bir konu ve keyifle okudum. Sabırsızlıkla yeni makalelerini bekliyorum.Teşekkürler
Hakan bey çelenk ile ilgili yazınızı zevkle okudum ve bilgilendim,teşekkür ederim.
Çelenk diyip geçmemeli. Farklı bir açıdan bakmamızı sağlamışsınız.