Büyük Taarruzun 99. Yıl dönümündeyiz. Önümüz Zafer Bayramı. Ülkesini seven ve bir arada yaşamak isteyen insanlar bir arada yaşama isteklerini; gerek günümüzdeki müşterek paylaşımlarından gerekse, geçmişteki ortak yaşanmışlıklarından almaktadır.
Bir arada özgürce kendi değerlerimizle ve bu değerleri benimseyen insanlarla birlikte yaşamak istedik yıllar önce tıpkı bu gün olduğu gibi. Bu uğurda örgütlendik ve işgalcilerle mücadele ettik. Mücadelemiz başarı ile sonuçlandı. Ülkemizi kurduk. Sınırlarını çizdik. Lozan antlaşması ise dünyaya tanıttık. Kendi sınırlarımız içinde egemen olduk. Uluslar arası saygın ve çağdaş bir yaşam için çalıştık. Çalışmaya devam ediyoruz.
Ülkemizi, bölgemizi, kentimizi, semtimizi, mahallemizi, sokağımızı, yaşam alanımızı ve kendimizi sevmeliyiz. Sevdiğimizi de göstermekten çekinmemeliyiz.
Yıllar önce yurt dışındaki staj sürecimde Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı Rachel isimli bir arkadaşım Temmuz ayının başlangıcında 4 Temmuz’un ‘Amerikan Bağımsızlık’ günü olduğunu, bulunduğumuz yerde kutlama yapabilecek pek fazla Amerikalı olmadığını ve bu günde yalnız olmak istemediği için bir parti düzenlediğini, partiye benim de katılmamı bizzat talep etti. Bir anda düşündüm. Davete icabet etmeli miyim? Mazeret mi göstermeliyim? Diye. Daha önce kendi milli bayramlarımızda hiç böyle bir organizasyon düzenlememiştim. Bizim için bu bayramları devlet organize ederdi. Bizde katılım sağlardık. Şimdi okyanusun diğer ucundan kalkmış gelmiş genç bir arkadaşım, kendi bayramını kutlamak için, kendi kıt imkânları ile bir kutlama töreni hazırlıyor ve davet ediyordu. Emeğine ve ülke sevgisine saygı duyduğum için davetini kabul ettim. Katılım sağladım. Bağımsızlık gününü içselleştirmiş bir Birleşik Devletler yurttaşı; günün anlam ve öneminin sözde değil özde farkında olduğu gibi, bu önemi de barışçıl yöntemler ile çevresine anlatmak için de takdire şayan bir gayret içine girişmişti. O gün utandım. Atatürk ilkelerini benimsediğimi sandığım için ve bu ilkelerin gereğini o ana kadar yerine layıkıyla getirmediğimi düşündüğüm için utandım.
İşte 2006 yılı 4 Temmuzundan sonra kendi milli bayramlarımızı daha coşkulu kutlamak için elimden gelen tüm gayreti sarf ettim. Üzerinden 15 yıl geçti. Her sene kutlamak istediğim bayramları kendi kendime coşku ile kutlayamayacağımı bildiğim için çevremdeki insanları da coşku ile kutlamaları için gerekli faaliyetlerde gücümün yettiğince bulunmaya gayret ettim. Milli bayramlarda çift yevmiye almayı tercih eden işçilerden, çalışmak zorunda olan esnaflardan, resmi tatil gününü turistik gezi günü olarak değerlendiren memurlardan bu günlerde coşku ile kutlayan yurttaşlara üzülerek söyleyebilirim ki az rastladım.
Büyük taarruz günü hazırlıklarını taarruz gününü günümüz koşullarında canlı olarak yaşayarak hatırlayabileceğimiz bir atmosfer olan Afyon ili Şuhut ilçesi Çakırözü köyünden Zafer tepesine kadar olan yolda ülkemizin kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yürüdüğü yoldan 99 yıl sonra aynı gün ve zamanda yürümek için bir not hazırladım. Dağıtmaya çalıştım. Bir kısmını sizle paylamak isterim.
Sayın okur,
Çok iyi bildiğiniz üzere; Anadolu sömürgeci ülkeler tarafından istila edilmiş, işgal orduları Sakarya muharebesinin ardından, General Trikopis komutasında Eskişehir-Afyon çizgisinde mevzilerini konumlandırılmıştı. Sömürgeci kuvvetler mevzilerini kuvvetlendirmeye devam ettirdiği günlerde Başkomutanlık görevini Türkiye Büyük Millet Meclisinden almış olan Mustafa Kemal Paşa, planladığı mücadele yönteminde kararlılıkla ilerliyordu. 6 Ağustos 1922 tarihinde karargâhtan, ordumuza gizli olarak taarruz hazırlıklarının başlama emri ulaştırıldı. Batı cephesi karargâhında alınan kararlar doğrultusunda sabahın ilk ışıklarından önce büyük taarruzun gerçekleşeceği bilgisine ulaşıldı.
İşte başarılı taarruz sonucu kazanılan zafer sonucunda, yakın geçmişimizde gelenekselleşen bu kutlu temsili yürüyüş, bu sene de aynı yer ve zamanda tekrarlanacaktır.
26 Ağustos’un ilk saatlerinde gerçekleştirilecek olan zafer yürüyüşü sabah Zafer Tepesinde konumlanılarak sonuçlanacaktır.
Sizlerle omuz omuza bu kutlu yürüyüşe katılmaktan; Büyük Taarruzun 99. yıl dönümünde muharebe alanında birlikte olmaktan memnuniyet duyacağımı bilmenizi isterim.
Saygılarımla,
Sonuç mu? Bir otobüs yurtsever ile birlikte yolculuğumuz bu sene de başladı. Nasıl ki Akdeniz’in yaylalarında Yörük çadırlarında duman hala tütüyorsa; bu sene de Zafer yürüyüşü gerçekleşiyor. ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, İleri!’ Komutu ile Afyon’da başlayan hareket 9 Eylül’de İzmir’de Bel kahve’de sonuçlanacak. Yaklaşık 10 günde, 99 yıl öncesinin imkânları ile gerek atlarla, gerek yaya olarak tamamlanan, işgal kuvvetlerini Anadolu’dan uzaklaştırma çalışmaları başarıya erişmiş. Unutmamak gerektiği gibi,
Kutlamak hakkım.
Kutlamak hakkınız.
Kutlayacağız.
99 Yıl dönümümüz kutlu olsun.
100. yılda görüşmek dileklerimle…
Sevgili Yazar Bu günlerde ülkemize ve cumhuriyete daha çok bağlanmamız gerekiyor. 99 yıl önceki coşku kaybedilmemeli. Ben Şuhut da olamasam da yüreğim orada olacak