Ceketinin sol kolu, sürdüğü sümüklerle nasırlarmış bir adam.
Ezberi kuvvetli olsa gerek.
Ezberlediği metinlerle hem salya sümük ağlayarak, hem ağlatarak birçok masum insanın kanına girmiş bir virüs.
Corona virüsü kadar tehlikeli.
Eli, Okyanus ötesinden her tarafa uzanabiliyor.
İhanetine uğramış olanları bile kendi tuzağına çekebiliyor.
Tümamiral Cihat Yaylı, Deniz Kuvvetlerimizin parlak ve başarılı bir kurmay subayı iken Genelkurmay emrine alınarak pasifize edildi.
Hakkında bazı dosyalar düzenleniyormuş.
O da, sanırım rahat konuşabilmek için üzerindeki üniformayı çıkarmaya karar vermiş ve Ordu’dan istifa etmiş.
Yakında, istifa dilekçesinin muhtevasını açıklayacakmış. O zaman bazı şeyleri yorumlayabiliriz.
Şimdi, çeşitli tevatürler dolaşıyor sosyal medyada.
En çok da bu “fetömetre” konusu.
Yaylı Paşa, Fetocuları bu algoritmik metotla tespit ediyormuş.
Bu da virüsün hoşuna gitmiyormuş.
O’nun tertip ve telkiniyle görevden alındığı söyleniyor.
Tabii, bunlar kulaklara gelen tevatürler.
Doğrusunu Allah bilir, sebep olanlar bilir.
Bu arada Savunma Bakanının da topun ağzına sürülmekte olduğunu görüyoruz. Washington kaynaklı kimi raporlarda adının ardına soru işaretleri konulan bir figür.
Darbe söylentilerinin arkasından, böyle bir figürün işaret edilmesi de ilginç.
Neler oluyor?
Bu sorunun cevabını biz dahil, çok kimse bilmiyor.
Sonuçlarıyla önümüze geldiğinde öğrenmiş olacağız.
O bakımdan, ileri yorumlar yaparak yanılmak istemiyoruz.
Görünen köy, bazı kılavuzları işaret ediyor ama, sıhhat derecesini bilmiyoruz.
Bu nasıl bir el ki, bulunduğu yerden halâ düşman bellediklerini alt edebiliyor.
Hem de kendisiyle mücadele edenleri de kötü emelleri istikametinde tuzaklayarak.
Türkiye, bulunacak aşı ve ilaçlarla belki Corona’dan kurtulabilir.
Ama bu görünmez virüsten kurtulmak da önceliklerimiz arasında olmalı.