Önceki yıllarda yine bir Ramazan günü Rüştü (Çavuşoğlu) çay ocağına girer ve Necati (Okçu) ağabeyinin patates yıkamakta olduğunu görür... İyi,der içinden, iftarı beraber ederiz... Necati ağabeyi yıkamakta olduğu patatesleri muntazaman doğradıktan sonra Rüştü'ye döner: İftara davetliyim,istersen birlikte gidelim... Rüştü şaşkın: Ağabeyi,patatesleri kime hazırladın... Cevap: Onlar pisiklerin... Pisik,kedi demektir efendim...
Necati ağabeyi,20 metrekareyi bulmayan,sadece 5 masası mevcut çay ocağında bir de ocakcı (Köksal Küçük) istihdam ediyor... Yazın kaldırıma da tabureler konulduğunda bir istihdam daha... Şaka maka iki kişilik istihdam... Helâlin bereketi tabii...
Semtin bütün kedileri ve çöp toplayan çocukları Necati ağabeyiyi çok severler... İtikadımca,Cenab-ı Hak da Onu ''O gün'' de çok sevecek...
Hüseyin Köktaşlı,eski,meşhur bir kayak hocası ve Necati ağabeyinin aynısıdır... Eskiden olsaydı,bir ''kopuk eskisi'' tarafgirliğiyle, bir rakı şişesi ve bir sigara paketi kadar önde olanı diyerek tamamlardım...
Bir kıymeti yok ama söyleyeyim...İkisi de bekârdır ve bütün Ramazan boyunca iftarı o çay ocağında birlikte açarlar...
O türden insanlarla aramızdaki, pek kolay açıklayamayacağım bir bağdan dolayı bu Ramazanda da ısrarla davet ettiler... Sacit'e (Bilici) birlikte gitmeyi teklif ettim... Aynı anda üç yerde birden bulunmayı henüz öğrenemediği için kabul edemedi...
Sacit, asırlardır mert ve cömert bir ailenin bize rast gelen mümessili... İki gün sonra aradı: İftara ben davet edeyim hepinizi... - Hay hay fakat mekân çay ocağı olsun...
Fazlı (Polat), İlahiyat Fakültesi Profesörü fakat asla öyle diyemezsiniz... O sofra O olmadan eksik kalırdı diyeyim, gerisini siz tamamlayın...
Köksal Selçuk, Hayrettin Kotangil mecburi ve tabii davetliler...
Hamzahane dururken Hamza'nın (Çimen) orada ne işi var diye sormayın... Bu Ramazan davetine icabet edemedim ve birlikte iftar için iyi bir fırsattı...
Sayfamdaki ''fukaralar', ki pek çokturlar,kusura bakmaz ve iftarın hatırına hoş görürlerse söyleyeyim: Çok mükellef bir sofraydı...
Mükellef sofrayı mükemmel kılanları da zaten söylemiş oldum...
Resme asıl sığan ise ''Erzurumun bir yerindeki daha yiğit bir Erzurum'' du... Vallahi kendimi katmadan...