Biz imparatorluğu 1683'te Viyana önünde kaybettik hocam...o vakitten sonra imparatorluğun hikâyesi, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'mızın başı kesilmiş bedeninin hikâyesi gibidir...
...
Hani şimdi devlet destekli mafya filan diyorlar...şuraya çöktü, buraya çöktü gibi...
Hallerine şükretsinler ve baksınlar; çok değil üç asır öncesine kadar, ecdadımız neler çekmiş veya neler çektirmiş...
...
İmdâdiyye'yi zaten önceki paylaşımımdan biliyorsunuz...17. asrın son 20 yılından itibaren, imparatorluk topraklarında her yerin eşkiyaya ait ve herkesin eşkiya olduğunu da biliyorsunuz...
İmdâdiyye tad verince her yıla yayılıyor...ordunun sefere gönderildiği yıllarda adı imdâd-ı seferiyye...sefer olmayan yıllarda da adı imdâd-ı hazariyye...
Bir de imdâdiyyenin tahsil usulü var ki eminim çok seveceksiniz...
Buyurun...Silâhdar tarihinden ve O'nun nazik ifadeleriyle takip edelim...
''...bu uygulama sırasında İstanbul bezirgânları, navluncuları ve bedesten tâcirlerinden müslüman ve gayri müslim farkı gözetilmeksizin yüz kadarının zorla getirtilip kendilerinden para istendiği ve çoğundan zor kullanılarak tahsilâtın yapıldığı...''
İyi değil mi...daha iyisine buyurun...
''...yeniçeri ve sipahilerin, ellerine verilen ve maaş miktarlarını gösteren “pençeli defter” ile bizzat para almaya gönderildiği, bunun da birçok haksızlığa ve zulme yol açtığı...''
Haksızlık ve zulmü biraz açalım mı...pençeli defter elinde olan yeniçeri veya sipahi, ya imdâd akçesini fazla alarak o zengini defterden düşecek ya da sıkıldıkça kapısına dayanacak...
İkincisi daha emniyetli elbette...
...
Peki ben bu paylaşımı niçin yaptım...
Kızılay'da ortalama bir mekanda çay 40 lira ve bir ''Pençeli Defter'' e şiddetle ihtiyacım var...
Her zaman bir hoca denk gelecek değil ya...