BER X 2 de neyin formülü?

Pratik çözümler üretme konusunda belkide yeryüzünün en mahir insanlarının yaşadığı yerdir Van Bahçesaray, ya da Müküs.

Yaklaşık sekiz ay dünya ile karayolu bağlantısı kesilir ilçenin.

Kendi ifadeleriyle ‘elveda dünya’ dedikleri tam 240 gün.

Kent merkezine ve Van ile Bahçesaray’ı birbirine bağlayan Krapet geçidine hunharca kar yağar, yollar kapanır, halk da koşulların yarattığı çaresizliği yılların imbiğinden süzerek geliştirdiği pratik çözümlerle aşmasını bilir.

Her bir Bahçesaraylı az ile mutlu olmayı yaşam biçimi edinmiş, espri, fıkra üretme ve anlatma ustasıdır.

Her biri kavuksuz Nasrettin Hoca’dır.

Yaz boyunca karınca gibi çalışırlar, kamyonlarla piknik, mutfak ve sanayi tüpleri, odun- kömür, hırdavat, bolca un, sağlık malzemeleri ve akla gelen gelmeyen ne varsa ilçeye taşır, büyük bir alanda stoklarlar.

Kış aylarında tüm gereksinimlerini buradan karşılarlar.

Bahçesaraylılar satranç ustasıdır, sekiz ay süren esaret günlerini satranç oynayarak geçirirler.

Ünlü Rus satranç büyük ustası Kasparov dahi ilçenin ününü duymuş, geleneksel hale gelen satranç turnuvasına davet edilmiş, geleceğine dair söz dahi vermişti.

GEL ŞU FIRINI DENETLE

Geçmişte ANAP’lı bir belediye başkanı vardı Bahçesaray’ın. Tüm zorluklara ve imkansızlıklara rağmen yüzünden gülümsemesi eksik olmayan, fıkra ustası Naci Orhan.

Orhan, “8 ay satranç oynarız, bir gökyüzünü görürüz, bir de birbirimizi, başka kimseyi görmeyiz, bizler sıkıntının feylesoflarıyız” derdi.

Gerçekten de öyleydi.

1900 metre rakımıyla adeta ‘göğe bakma durağıdır’ Bahçesaray.

Ya da onların deyimiyle, 8 ay sadece göğe baktıkları için, her Müküslü, iki gözüyle uzayı gözetleyen birer teleskoptur.

Bir bahar Van’da buluşup birlikte Bahçesaray’a gitmiştik.

Sohbet ederken, “Ya Başkan, kışın en şiddetli günlerinde cenazeniz olduğunda ne yapıyorsunuz?” demiştim.

Gülerek, “Üç metre kara dikine gömüyoruz. Bahar gelip de karlar eriyince rahmetli ortaya çıkıyor. Oradan alıp mezarlığa gömüyoruz. Doğal buzdolabı işte, soğutucuya gerek yok” demişti.

Haberimi hazırlarken bu durumu manşete çekmiştim, ‘Bahçesaray’da ölmek de zor, cenaze 6 ay dikine kara gömülüp, baharda mezarlığa defnediliyor” diye.

Haberin çıktığı gün, beni aradı, kahkaha atıyordu.

“Yahu bu espriydi, bizim hayatımız fıkra zaten, şaka yapmıştım, sabahtan beri beni aramayan kalmadı” deyince bu kez birlikte kahkahalar atmıştık.

Konuşurken neredeyse her cümleye ustaca bir fıkra konduran Başkanın şakasını gerçek sanmıştım.

E şartlar da bunu gerektirmiyor değildi yani, bırakın ölmeyi Bahçesaray’da yaşamak bile imkansızı başarmak değil miydi?

90’lı yıllarda ilçe PKK terörünün hedefi haline geldi, PKK bazı köylerde katliam yaptı.

1993 yılında 14’ü çocuk 24 kişinin acımasızca öldürüldüğü Sündüz yaylası katliamı bunlardan biriydi.

Başkan Orhan, 1998 Ağustos ayında ilçeden Van’a gelirken yolu kesildi ve kaçırıldı.

Eski belediye başkanı Naci Orhan

Bir süre sonra serbest bırakıldı.

Dağda neler yaşadığını sormuştum, yine kahkahalarla şöyle anlatmıştı yaşadıklarını.

“Dağda derme çatma bir fırın yapmış, orada ekmek pişiriyorlardı. Bana gel buraya dediler. Çaresiz gittim, sen Başkan değil misin? Denetle şu fırını dediler. Beni bir gülme tuttu. ‘Ne gülüyorsun? Ciddi ol, işini yap’ dediler. Haklıydılar Başkan fırın denetlemez mi? Denetler elbet. Büyük bir ciddiyetle fırının yanın gittim. Çıkan ekmeklere baktım rezalet, hijyen hak getire. ‘Fena değil ama biraz hijyene dikkat edin, pişiriciniz de hiç iyi değil’ dedim. Demez olaydım, fırça attılar. ‘Dağ başında ya ne bekliyordun, sana ekmek yok’ dediler. Ben nereye gitsem fıkra benimle oraya geliyor”.

Âlem adamdı başkan.

BOYA YETMEDİ DE…

İlçede gezinirken gözüme bir berber ilişti. 1940’lı yılların malzemeleri ile tıraş yapan eski Türk filmlerinden fırlamış gibi duruyordu.

Cepheden baktığınızda ön duvarının sol tarafında kırmızı boya ile BERX2 yazıyordu. Yazı kısacık duvarın eni kadardı. Anca sığdırılmıştı. Sahibiyle bir süre sohbet ettim. Berber dükkanının tabelası yoktu.

Hoş 150 metrelik tek caddesi olan ilçede hiçbir işyerinin tabelası yoktu ya.

BERX2’nin anlamını sordum.

Gülerek “Berber yazacaktım, boya ve duvarın eni yetmedi, ben de BERX2 yazdım. BER’i iki kere söyleyince ne olur? Berber. BER çarpı iki bu demek” demişti.

Gülmekten karnıma ağrılar girmişti.

Çok pratik düşünen ve uygulayan işte böylesine zeki insanı vardır Bahçesaray’ın.

Dedim ya, Bahçesaray başka bir alemdir.

Yaz aylarında olmak şartıyla gezip görmeli, yürüyen teleskopları, göğe bakma durağının yolcularını, ‘elveda dünya’ demeyi başarabilen bu insanları tanımalısınız

Selam olsun Müküs’ün güzel insanlarına.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.