Medya Haber Girişi : 13 Kasım 2019 22:53

Ben de Profesör oldum!

Ben de Profesör oldum!
Atatürk üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim üyesi Hakan Temiztürk, profesör ünvanı aldı.

Profesör olma sırası bana gelmişti, oldum!


Bu kadar basit mi?!


Yok, o kadar değil tabii ama bir akademisyenin yükselmesi, çalışmasının, emeğinin, fedakarlığının sonucunda oluverse çok zor olmayacak belki; zor olsa da çok rahatsız etmeyecek belki...
Profesörlük dahil memleketteki her makam, her iş, her meslek herkes için ulaşılabilir olmalı...


Bir 'köylü'nün (Köyde doğdum, büyüdüm, ilkokulu köyde, ortaokulu köyden ilçeye gidip gelerek, liseyi evinden ayrı yatılı okuyarak bitirdim) profesör olması, makamların herkese açık olduğunun göstergesi sayılır mı?


Tam olarak değil...


Profesör oluncaya kadar geçmek zorunda olduğumuz bir sürü jüride, bir sürü sınavda bir sürü abuk-subuk durumla karşılaştım. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimimi Marmara ve İstanbul Üniversitesinde yapmış olmama rağmen 'Erzurumlu biri' olmam neredeyse her aşamada sorun oluşturdu!


İşte bir kaç vak'a:
Doktora eğitimim sırasında Prof. Dr. Mehmet Altan, "Ankara'dan öteye üniversite olmaz!" dedi sınırlı bir kaç görüşmemizin birinde; kendisinin uyarılarından yararlandığım ama itirazının çok anlamlı olmadığını düşündüğüm Altan, doktora tezime onay vermedi!


Tam dört yıl sürdürülen doçentlik sürecinde, Prof. Dr. İrfan Erdoğan, bir kitapta -üstelik tam da konuya uygun bir biçimde adını anmış olmama rağmen- Recep Tayyip Erdoğan ismi akademik bir yayında niye geçer diye -başka gerekçeleri de vardı kendince tabii- olumsuz oy kullandı; diğer jüri üyelerinden ikisi gerekçesini açıkça belirtmeden olumsuz oy kullandı!


Doçentlik sözlüsünde yüksek lisanstan danışmanım beni yetersiz buldu; sonradan okuduğum 'kuram' kitabını başkalarına da hep tavsiye ettiğim Prof. Dr. Erkan Yüksel de... E birisi yetersiz olduğuma hükmedince diğerleri de öyle düşünüp bir yılımı daha heba ettiler... Oysa ben gazetecilik/habercilik öğretiyordum, 20 yıldır gazetecilik/habercilik yapıyordum ve yazıyordum; yani oradaki herkesten kesinlikle daha iyi gazeteci/haberci olmama rağmen yetersiz bulunuyordum!


Bu yazı, bir 'engellemelere rağmen başardım' yazısı değil; yukarıda bahsettiğim gibi bazı şeylerin sadece bazılarının hakkı olduğu kabulünün yanlış olduğunu dile getirmektir maksadım...
Her neyse...


Allah her zaman, her makamda, her görevde memleket için, millet için, insanlık için, en çok da öğrencilerimiz için hayırlı hizmetler/işler yapmayı nasip etsin..

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.