Avel...

İnsan kaç yaşta olursa olsun, kendi yöresel kültüründen kopamıyor.


Bazen dil sürçmesi, bazen gönül sürçmesi diyelim; doğduğumuz yere tabi olmaktan kurtulamıyoruz.


Ayrıca, benim böyle bir çabam da yok.


Çok şükür, güzel dadaşların yaşadığı bir iklimde yetiştim.


Ahlâkımı dadaşlık kültüründen aldım.


Dadaş ne demek?


Ağabey demek.


Yardımsever demek.


Dürüstlük demek.


Düşkünü korumak demek.


Mahallenin namusundan sorumlu olmak demek.


Ve daha birçok meziyet.


Dadaşlık günümüzde bazı hallerde erozyona uğramış olsa da, biz Erzurum’un bu vasfıyla her zaman iftihar ettik, gurur duyduk.


Yöresel kültürün kendine göre deyimleri de vardır.


Avel bunlardan birisidir.


Sözlüğe baksanız, anlamını bulamazsınız.


Ama Erzurum lügatında yeri ve anlamı olan bir kelimedir.


Avel, kısaca salak demektir.


Yine Erzurum tabiriyle “kendisi eşek olup, torbayı başkasına takma gayretinde olan” demek.


Toplumumuzda böylelerine çok rastlarız.


Hani, herkes zekâsı ölçüsünde düşünür ve konuşur ya; bizim “avel” de salaklığı ölçüsünde konuşur ve düşünür.


Esprileri bile buna göredir.


Adam kalkmış, sosyal medyada resimler ve iddialar paylaşıyor.


Hepsi montaj ve uydurma.


Montajlar öyle sırıtıyor ki, insan istemeden “avel”in aklıyla alay ediyor. Avel, kimin neye, nasıl inanacağını düşünemez.


Kuş aklı neyi isterse onu yapar.


Erzurumluların bir de “omo” tabiri var.


Yalakalara, yavşaklara böyle der Erzurumlu.


Çünkü dadaşlık kültüründe ne yalakalık, ne yavşaklığa yer vardır.


Dadaş bunları ayıplar ve reddeder.


Eski deyimle “nakise” sayar.


Aveller birilerine omoluk etmeye çalışırlarken, kendi cehaletlerini, kendi gülünç hallerini ortaya koyuyorlar.


Adı üstünde “avel” işte...

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.