Anneler Günü

Ahirete göçmüş annelere ve anneme ithaf ediyorum…

 

Beni dokuz ay karnında taşıdın anne, seninle karındaş oldum, yeri geldi benim can arkadaşım oldun, yeri geldi benim sırdaşım oldun anne...

 

Uykusuz halinle benim eve gelişimi beklerdin, gecenin karanlığında, evin pencere aralığında...kendinden çok hep evlatların düşünürdün, geceleri evlatlarını yatırmadan yatmazdın anne... 

 

Küçükken içirdiğin sütle, söylediğin o manalı ninni mahiyetindeki manileri unutmadım anne… 

 

O zamanlar yoktu, bugünkü gibi anaokulu, ama sen evin odasını bir anaokulu gibi biz çocuklarına ayırmış ve bizleri eğitmiştin hemde ücret almayan öğretmenimiz olmuştun o günlerde anne... 

 

İlkokula başladığım günden beri, benim elimden tutar, okula götürür, derslerimin bitiş saatinde beni tekrar okuldan alır yine o pamuk ellerinle elimden tutar okul çantamı taşıyarak eve getirirdin…derslerimi ev ödevlerimi yaptırırdın, hikaye kitaplarını okuturdun, güzel yazı nasıl yazılır diye bana çok itinalı gösterirdin anne...

 

Senin sayende ilkokul üçüncü sınıftaydım...bana itina ile öğretin o güzel yazı yazmamdan dolayı sokak komşularımızın mektuplarını yazan hale getirmiştin beni anne...

 

Küçülüğümden beri alışkanlık haline getirttiğin sütü içirmeden yatırmazdın...yatağımda yatacağım zaman, yatağımın kenarına uzanıp,Tozlu raflardan dökülen o güzel hikâyelerle tarihi menkıbeler anlatarak uyuturdun beni ve kardeşlerimi anne...

 

Geceleri, üstümüz açık kalır, üşürüz diye başımızda nöbetler tutardın anne...

 

Sabahları bizlere kuymak, sıcak poğaça, börek, ceviz, yağ, bal peynir, zeytin yedirir öyle geçerdin dinlenmeye anne... 

 

Lavaş ekmekle kavurma dürümü yapıp çantamıza koyardın, okulda acıktık mı teneffüste çıkarır

yeriz diye anne… 

 

Kış aylarında dışarı çıkarken, el emeğin, göz nurunla ilmik ilmik yürek sevdanı koyarak ördüğün kazakları kardeşlerimle beraber giydirir, bereleri başımıza, elimize eldivenleri taktırmadan bizleri dışarıya bırakmazdın  anne... 

 

Öğretmenim anlattı annelerimiz birer Türk anasıdır diye, o anda hemen aklıma sen geldin anne...Öğretmenimiz kadınlarımız, annelerimiz mukaddestir dediğinde, ben zannerdim ki öğretmenim seni tarif ediyor anne...sen bana ve kardeşlerime annelik, babama hanımlık, büyüklerimize gelinlik yaptın anne...

 

Babam sana derdi ”evimin direği, hanemin sahibi, benim gül kokulu hatunum” diye... şimdilerde daha iyi anlıyorum babamın neden sana hep böyle hitap ettiğini anne...

   

Babam senin ay yüzüne, naif hal ve hareketlerin, bizlere, büyüklerine ve evine gösterdiğin sadakatına, kendisine duyduğun saygılı davranışına, mahmur sevda ile sana vurulduğunu hatun diyerek ifade ettiğinde görüyordum seni sevdiğini anne... 

 

Anne, sana zenginlik nedir diye sormuştum, sen oğlum insanın sağlıklı, huzurlu, mutlu olarak yiyip içip gezdiğinin adıdır zenginlik, derdin anne... Birde şöyle bişey eklemiştin “anagurban asıl zenginlik biliyor musun senin, kardeşlerin anası olmamdır” demiştin anne...

 

Bu diyişin beni çok mutlu etmişti.. çok sevinmiş, senin boynuna sarılıp ton ton yanaklarından öpmüştüm anne...

 

Bana hep yatarken derdin ya Türk devletlerinin kuruluş ve yaşantısında, özverili sıcak sevgisi olan Türk analar vardır...ben bu ifadeni, okuma kitabında görmüştüm, sınıfta öğretmenimizde aynı ifadeyi evlatlarım sakın unutmayın ! 

 

Her şeyin başı anadır dedi...dedimki öğretmenimde aynen benim annem gibi söylüyor...

 

Öğretmenim anne derste anayurt, anavatan, ana cadde, anayol birde bilmeniz gereken asıl unsur anayasa diyor, bizlere bu kelimelerin manasını açık anlamlarıyla defterinize yazınız çocuklar bugünkü ev ödeviniz bunlar dedi anne...

 

Şimdi anne tek tek sen açıkla ben defterime yazayım, Anavatan: üzerinde yaşadığımız bağımsızlığımızın sembolü olan ay yıldızlı al bayrağın dalgalandığı ve sınırları belli olan toprak parçasının adıdır,

 

Anayurt:  anavatanı yurt edinen yurttaşların yaşadığı topraklarıdır...peki anne öğretmenimin asıl nüve dediği anayasa... 

 

Anayasa: oğlum o da devletimizin teminatıdır...ülkemizin nasıl idare edileceğinin temel unsurlarını belirleyen, Vatandaşlarının hakkını, hukukunu koruyan devletin üniter yapısının güvencesidir diyerek, bana yazdırdıklarından dolayı 

 

Anne, öğretmenim beni tahtaya kaldırdı ve yaptığım ödevimi tahta da bana okuttu ve defterime yıldızlı aferin yazarak imzasını attı...

 

Anne bugünkü öğrenci fişinde köle yazıyor, köle ne demek anne...cevaben, bir devlet, diğer bir başka devleti istila ederse oradaki insanları esir alır ve esirleri parayla kurulan köle pazarında satarlar, köleleri alan kişilerde onları köle olarak işlerinde çalıştırırlar demiştin anne...

 

Ve hemen ekledin Türk’ün kurduğu hiçbir devlet töresinde köle diye bişey olmamıştır demiştin anne.....

 

Öğretmenim ders de anlattı “Orkun kitabelerinde “kağan buyur hatun” ifadesinin olduğunu söyledi, devletleri yöneten hakanların hanımlarına verilen yüksek kişilik manasında bir unvan olduğunu belirtti anne...babam her sabah işe giderken sana hatun eve bir şey lazım mı diye sorduğunda aynı hatun kelimesini kullanıyor, işte öğretmenimin dediği gibi babamda sana hatun diyor dediğimde gülümsedin anne...

 

Yavrum öğretmenin ifade ettiği gibi, Türk milletinin doğuşundan günümüze kadar gelen tarihi serüveninde yer alan kağanların, hanların eşlerine verdiği hatun hitabı yüksek kişilik ifadesidir...erkeğin hanımına gösterdiği ve verdiği gönül sevgisinin,saygısının adıdır ...hanemin mülkümün sahibi, evimin direği şeklinde de özetlene bilir demiştin anne...

 

Türk’ün tarihinde yavrum kadına saygı sevgi vardır...hür iradesine konulan hiçbir ambargo ve engel yoktur...hatta aile içinde olsun, devlet idaresinde olsun hanların hatunları devlet toplantılarına katılır söz alır, görüşünü belirtir ve oyunuda hür iradesi ile kullanır demiştin anne......

 

Sonra yaşım ilerledi ortaokul, lise dönemlerinde “Dede Korkut hikâyesinde Deli Dumrul, can yerine kendi canını vermeye razı olacak birisi varsa o hanımım ve anamdır demesi demek ki buymuş diye “ senin ve öğretmenimin sözlerini düşündüm durdum anne... 

 

Türk atasözünde derler ki” suyu çaydan, kızı soydan al..demek ki anne senin soyunda tertemizmiş evlatlaran annelik, kocana hatunluk, ata büyüklerimize gelinlik yapman bundanmış anne... Anne hani sen demiştin ya asıl zenginlik oğlum senin ve kardeşlerin anası olmaktır, şimdi bende diyorum ki iyi ki sen kardeşlerimin ve benim anammışsın anne… Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti kurduğunda sizlere seçme seçilme ve eğitim hakkını vermezse idi sende diğer annelerde bunları çocuklarına anlatamazdı...

 

Atatürk’ün de söylediği gibi “Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şeyi kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katıyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir." Diyerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1930 yılından itibaren çıkardığı yasa ile önce Belediye seçimlerine, sonra köylerde muhtar olma, köy ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme haklarınıda, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yaptırdığı yasa değişikliği ile tanınmıştı...Anadolu Türk kadınlarının okuma oranı ise çok yüksekti, işte o okuyanlardan biride benim annemdi...bizim ailemize miras olarak babam, öğretmenimle beraber bıraktığınız devlet sevgisinin mihmandarı olarak sizlere minnettarım… 

 

Bu münasebetle hakka kavuşmuş annelerimizin ve şehit analarımızın ,”Anneler günü kutlar” hakka kavuşan annelerimizi rahmetle, minnetle anar, aziz hatıralarını yâd ederim... Mekânları cennet olsun annelerimizin.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.