Suriye’de Esat rejimi tarafından nüfusu göç ettirme / alan temizliği ile ilgili sıkıntının Türkiye’nin iyice başını ağrıttığı günler yaşıyoruz. Türkiye bölgede, ABD-Rusya ve Esat rejiminin büyük oyununu gördü. Bu bataklığı kurutmanın yollarını ararken, 4 milyonu aşan Suriyeli mültecilere yaptığı yardımlarla kendi ekonomisini de zora soktu. ABD ve Avrupa Birliği, Türkiye’ye verdikleri “ Suriyelileri Türkiye’de tutun, bir her tülü desteği yaparız “ sözlerini unuttular. AB şu anda Türkiye’ye “ Suriyelileri Türkiye’de tutun, biz rahat uyuyalım “ diyerek yan gelip yatmaya başladı. Arada ağzımıza “ sizi AB ye alacağız “ şeklindeki tuzlubal’ı da sürerek 2001 yılındanberi insan hakları ve demokrasi nutukları ile durumu geçiştirdiler. Türkiye’nin ne altın madeni var , ne büyük petrol ve doğalgaz rezervleri var. Türkiye, 4 milyondan fazla insana ev sahipliği yapacak durumda değil. Misafirliğin de bir süresi vardır. 9 yıldan beri elindeki avucundaki herşeyi Suriyeli mültecilerle paylaşan Türkiye, ne yazık ki AB ülkelerinden ABD ve diğer ülkelerden hatta İslam Ülkelerinden bile gerekli desteği görmedi, göremedi. Sırtımızı sıvazlayan Avrupalılar , “ Türkiye çok merhametli, Türkiye çok iyi mücadele veriyor. Türkiye göçmenler konusunda tecrübeli ..” şeklinde kuru cümlelerle bizi oyalıyorlar. Suriye nüfusu 23 Milyondan, 17 milyona düştü.
Suriyelilerin sınır kapılarına bırakılması çok yerinde olmuştur. Hadi biraz da siz bakın. Yunan sınır polisi ve askerlerinin, mültecilere ne yaptığını dünya gördü. Hellenizm tarihine bu insanlık ayıbı da geçmiş oldu.
İDLİP ŞEHİTLERİ YÜREĞİMİZİ ALDI..
Son 10 günde sadece İdlib ten gelen şehit sayısı 50’ yi buldu, belki de geçti. İdlib yiğitlerinin ailelerinin düştüğü ateş Türk Milletini de yaktı. İdlip, Suriye de çok önemli ve stratejik bir yer. Rusya ve Suriye neden burayı bombalıyor? Neden insanları göçe zorluyorlar? Yapılan bir nüfus Mühendisliği. Çünkü o bölgeleri boşaltarak Türkiye’ye göçe zorlamayı, demografik yapımızı değiştirmeyi ve ekonomik olarak çökmemizi istiyorlar. Türkiye ise artık göç kabul edecek durumda olmadığı gibi, ülkesindeki göçmenlere de bakabilecek durumda değil.
ABD ve NATO dan gelen açıklamalar ise sadece lafta kalıyor. ABD , Türkiye’ye yanınızdayım diyor , “ patroit ve uçak vermiyor ?”, NATO’dan destek mesajı geliyor , “ ne yapacaksınız ?” diye bekliyoruz .. Tık yok .. Bir yanda Rusya Suriyenin hava sahasını uçuşa kapatmış, diğer yanda ABD kapatmış.! Suriye’de, hava gücü olmayan bir Türkiye’nin de gözlem noktalarına kadar olan bölgeyi tampon bölge yapması zor. Suriye ile en uzun sınıra sahip olan Türk savaş uçaklarına hava sahasının açılması elzemdir.
Öneri:
ABD’nin bir an önce Suriye’de sınırımızdaki hava sahasının açılması içinRusya ile temasa geçmesi, herşeyi bir kenara bırakarak Türkiye’ye uçak ve silah desteği sağlaması gerekir. İlk iş hava sahasının açılması ve bu da ABD-Rusya’nın elinde. NATO’da 50 yıldanberi üyesi olduğumuzu bir kuruluş ise, NATO da gerekli tüm yardımı yapma yakın üs bölgelerine acilen Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu malzemeyi indirtmelidir. İdlib'ten göç durmalı, Suriye'den göç edenlerde Suriye 'ye dönmelidirler. Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusunun da durdurulması, ülkemizin bekası için gereklidir.
Şehitlerimize Allah, cennet bahçesinde yerlerini hazır etmiştir. Onlar canlarını verdiler , bizler nefes alıyoruz .. Ülkemiz şu anda birlik beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçerken, herkesin bu birlik ve beraberliği suistimal etmeden hareket etmesi gerektiğine inanıyorum. Ülkemizin geleceği tehdit altındadır. Bu tehdidi “el ele vererek, herkesin fikrini alarak” sağlamak durumundayız.
Fikret DADAŞ / TBMM Haber
29.02.2020 16:06:00