Erzurum Havalimanı'nda neler oluyor... Bir müdür, bir iktidarı ve şehri nasıl sabote etti? Gazeteci Mehmet Şener yazdı...
Memlekete olan faydanız, memleketin ırzına geçen o müdürün yarısı bile kadar değil!
Sayın vali, sayın vekiller, sayın belediye başkanları.. Alayınız bir Hanifi etmiyor.. Kütüphane memuruyken rüyasında bile görmediği bir teknik kuruma müdür edilen DHMİ Müdürü Hanifi Fidan sağda solda, “Benim arkamda milletvekilleri var, bakanlar var. Sırf bir gazeteci beni yazdı ya da Vali benim aleyhime demeç verdi diye görevden alınacak değilim!” demiş!
Elhak doğrudur. Mesele tam da böyle… Kütüphane memuru olmasına rağmen ömründe bir tek kitap okumayan şimdinin DHMİ müdürü hakkında elbette ki hiçbir işlem yapılmayacak. Yani Vali Bey’in “yaptırım uygulanacak” sözü de boş, milletvekillerinin beylik laflarla yaptığı açıklamalar da…
Hanifi haklı; O, meseleyi çözmüş bu ülkede sırtını nereye yaslayacağını çok iyi biliyor. İşte buradan size alenen ilan ediyorum: Görün bakın ne o taşeron firma hakkında ne de kütüphane memuru Hanifi hakkında devlet kalem oynatmayacak! Vali Bey kendini kandırıyor, milletvekilleri tribünlere oynuyor…
Hanifi ne diyorsa, doğru olan odur! Sayın vekiller kusura bakmasınlar, ama artık bu denli keriz yerine konulmak bedimize ar geliyor. Düşünebiliyor musunuz Erzurum’da kıytırıktan bir müdür bütün bir memleketin mukadderatı üzerine kâbus gibi çöküyor, ama bu şehrin valisi, belediye başkanı ve milletvekilleri bize hikâye anlatıp duruyorlar. Lütfen aklımızla dalga geçmeyin…
Alayınız bir Hanifi etmiyor, işte bunu gördük! Milletvekilimiz Erzurum Havalimanı’na “Recep Tayyip Erdoğan” adı verilsin istiyor! Yahu sayın vekilimiz, ayıp ediyorsunuz ama… Uçağın inmediği, uçağın kalkmadığı bir hava limanına koskoca Cumhurbaşkanımızın adını vermeyi nasıl teklif ediyorsunuz. Niyetiniz halis; eyvallah, lâkin sayın vekil, bu şehre uçak inip kalkmadıktan sonra adı ister Recep Tayyip Erdoğan olsun, isterse Atatürk ne farkeder ki…
Niye Hanifi’nin eliyle ırzına geçilen bu şehrin hakkını aramak yerine, isim üzerine yoğunlaşıyorsunuz hakikaten anlamakta zorlanıyorum. Alayınızı toplayın eski bir vekilin tavassutuyla atanan kütüphane memuru kadar etkiniz yok! Canınız sıkıldı görüyorum, ama gerçek bu…
Bu sebeple Vali Bey de hiç kusura bakmasın, “Yaptırım olacak” demekle bu işler olmuyor. Hanifi orada duruyor ve üstelik alayınıza kafa tutuyor! Neyse biz anlayacağımızı anladık… Hakikaten “sahipsiz memleket” yakıştırması hiç mi hiç sıradan bir yakıştırma değilmiş. Hanifi, sana “sayın” demek içimden gelmiyor, ama bilesin ki sen şu anda bu memleketteki en güçlü kişisin! Vali de hikâye… Vekil de hikâye…
Belediye başkanı da… Elhak hepsinden büyüksün! Baksana memleketin bilmem neresini ne yapmana rağmen kimse senin kılına bile dokunamıyor! Olacağı buydu…
Siz “maraba” olmaya teşne olursanız birileri de sizin boynunuza esaret zinciri vurur… Sayın Recep Akdağ… Sayın Selami Altınok… Sayın İbrahim Aydemir…
Sayın Zehra Taşkesenlioğlu… Sayın Kâmil Aydın… Sayın Naci Cinisli… Meclis’te o koltuklarda oturup zaman zaman da CHP’ye hücum ediyorsunuz ya…
İnanınız ki sizden başka kimse sizlerin bu şovlarına itibar etmiyor. İşte Hanifi orada, işte yaptıkları orada, işte şehre verdiği zarar ortada…
Sayın vekiller el birliği ile bizi öyle şişirdiniz ki, günün sonunda sizden gelen en hayırlı bir habere bile artık inanmıyoruz. Çünkü tribünlere oynuyorsunuz. Neyse ki Hanifi herkesin gözünü açmaya yetti. Siz dua edin başka Hanifi’ler çıkmasın!
Fıkram geldi: dede, otuzuna yaklaşan torununa evlenmesi hususunda ısrar eder. “—Oğlum evlensene --Amaaan dede evleneceğim de no’lacak böyle iyi. —oğlum evlen hiç olmasa derdini paylaşacak bir dert ortağın olur. —Ama dede benim derdim yok ki... —E, oğlum evlenince o da olur.” Havaalanına Rte adı koyulursa yolcu da olur. İsim çok cazip de... o milletvekili hangisiyse doğru demiş. Hanifi’ye gelince; tanımam bilmem ama koltuk kirliyse nasıl terketsin.