Ah o kent, içime dert.
Hatıralarımın mahpusu, ana baba kapısı.
Anamın sandığından kalan saman sarısı.
Boş gayrısı.
Bahçede boynu bükük ağaçtaki bülbülyuvası, duvar dibinde gündüzsefası.
Yalnızlık yoksunluk gariplik basınca bir elde kalecikkarası, diğerinde papazkarası.
Sıkışır ademelması.
Ağzımda bir tat acımsı.
Tan yeri ağarmadan nara çeker bir hıyarağası.
Ufukta belirir keskin bir kırmızımsı.
Ahiri altınımsı ardılı bakırımsı.
Sallar bedenimi papazkarası ve kalecikkarası, bastırır sabah uykusu, saplanır kafaya bir başağrısı.
Zihin abdalımsı, içimde bir dert kahrolası.
Geceyle sabah arası masalımsı, azıcık da romanımsı.
Aynaya baktım, hal ve gidiş mizahımsı.
Her şey sası, şakaklarda bir bası.
O kent var ya o kent, 60 yıllık ömrüme yansı.
Bizim eve giden yer işte orası, yokuşumsu, Sarıkamış’sı.
Ormanı var, kozalaksı.
Çocukluğum ve gençliğimin tıpkısı.
Gerçekle yalan arası.
Tansıksı.
Bir hasret ki, şaşılası.
Yüreğe akar kandamlası.
Kısacası; o kentte üzerine kar düşmüş bir mezar var, kadınsı.
Sarılıp toprağına yatılası.
Ah o şehir, içimden akan nehir.
Duygularım muhacir, yürek müessir.
Ağlasam yeridir.
Kalemini, eline sağlık, bir nefeste okudum ne güzel yazmışsın şiirimsi
Yine bir ömür macerası filminden muhteşem sahne. Annenize rahmetle size sıhhatle....