24 Kasım 1928 tarihi, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, Millet Mektepleri Başöğretmenliği ünvanının verildiği önemli bir gündür…
Öğretmenler Günü, 53 yıl aradan sonra, 24 Kasım 1981 yılında Milli eğitim bakanı olan Hasan Sağlam’ın uygulamaya koydurduğu günden itibaren hiç bir sekteye uğramadan kutlanmakta olduğudur…
Bu özel günümüzün 93 yıl dönümünde birlik ve beraberlik içerisinde kutlanmasını en kalbî duygularımla kutluyorum…
Büyük Türk Milletimizin istikbali, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ruhları, ancak ve ancak öğretmenlerimizin ellerinde şekillenir…
Kutsal öğretmenlik mesleğini ifa eden öğretmenlerimiz Türk Milletin’in mukadderatını belirler…
Sarp dağlarda rastlanılan o ürpertici kayalar, taş ustasının elinde eski görüntülerinden eser kalmayacak şekilde nasıl ki nakış nakış işlenerek hayatımızın her alanında eser olarak görülebiliyorsa, yine devasa ormanlardan getirilen kaba gövdeleriyle uzanmış koca ağaçlar en göz alıcı biçimde mobilya ustalarının ellerinde madde olarak işlenip somut şekilde görülebiliyorsa, geleceğimizin teminatı olan sevgili öğrenci çocuklarımızın ruhlarıda işte o hünerli ellerin sahibi öğretmenlerimizin verdiği eğitimle ruhları soyut olarak şekillenir…
Dünya üzerinde en zor işi, elle tutulup gözle görülemeyen insanların ruhlarına şekil vermenin olduğuda unutulmamalıdır….
Öğretmenliğin mesleki olarak önceliği; üzerinde yaşadığımız dünyada çocuklarımıza verilen eğitimin bütün safhalarında onlara; iyi bir eğitim vererek ülkemizin kalkınmasına katkı sağlamasının mutlu, huzurlu, müreffeh bir hayat sürdürmelerini gerçekleştiren ruhsal mimarları öğretmenlerimizdir…
Vatan aşkını, ay yıldızlı al bayrağın aşkını, Türk Milleti’nin geleceği aşkını veren ve yaratılanı yaratandan ötürü insanımızı kucaklamakla şevki ile sevme aşkında, küçüklerine sevgi, büyüklerine saygı ile davranma sarmalarının dürüstlüğünü ilke edinecek genç dimağlara bu ülküyü vererek, milli hasletlerin asıl gayesi Türk Milleti’ni kucaklama olduğu refleksi ömür boyu hiçbir sekteye uğratmdan birlik ve beraberlik içerisinde mezhepsel, ırksal ayırımcılığın yapılmayacığı birlik ve beraberliğin pekiştirilmesi ile hareket edileceğide asla unutulmamalıdır…
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesinin özü de budur...
O zaman birlik bütünlük içerisinde oluşturulan dayanışmamızın sayesinde yüce Türk Milleti’nin milli kimliği de geleceğimiz için korunmuş olur…
Öğretmenlerin ellerinde hamur olup yoğrulan gençliğimiz, cesaret, atılganlık, dayanıklılık, özveri, samimiyetiyle enerji dolu özellikleri sağlıklı bir eğitim ortamında kazanıldığıda göz ardı edilmemelidir…
Türk gençliğimin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağımsızlığını koruyacak ve yükseltecek biçimde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister “ deyiminden esinlenen nesillerin yetişmesi için, artık bir maddi kaynak temin edilmesi ve öğretmenlerimizin tazminatlarının ve ders ücretlerinin acilen ele alınarak iyileştirilmesi, can güvenliklerinin ivedilikle sağlanması öncelikliler arasında olmalıdır…
Eğitimde bir bütünlüğün elde edilmesi, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gereğidir…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz ifadesi hiçbir zaman unutulmamalıdır;”Muallime değer verilen, muallime hürmet gösterilen ülkelerde insanlar mesut ve faziletlidir. Muallimin zelil olduğu,mesleğin hor görüldüğü milletler düşmüştür, alçalmıştır ve şüphe yok ki bedbahttır.” Demecini, Halife Hz. Ali’nin “bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” ifadesi ile taçlandırılan öğretmenlik mesleğinin ne kadar kutsal olduğuna dair berilen en güzel vurgudur...
Ürünü insan olan ve başlı başına bir amaç olmaktan öte, bizleri geleceğimizin gayesine ulaştıran Türk Mileti tarihinin en anlamlı ölümsüz kutsal mesleğinin hiç şüphe yok ki öğretmenlik mesleğinin olduğuda hiç ama hiç unutulmamalıdır.