Gözyaşımızla arınmadık, aldatıldık

İnsan ağlayan bir varlıktır. O, doğduğunda ağlayarak dünyaya gelir. Onun insanlığa ilk seslenişi ve çığlığı ağlamaktır. Bütün varlığımla aranızdayım, beni duyun ve ben de insanım der. Hayvanların doğduğunu izlerseniz bu çığlık onlarda yoktur.

 

Daha sözcük bilmeyen bebek, ağlayarak başta annesiyle ve çeviresiyle iletişimini kurar. Anneye seslenişi ağlamadır. Her ihtiyacını ağlayarak gidermek ister.

 

Bebeklik yıllarında gözyaşı eksik değildir. “Çocuk ağlayarak büyür” derlerdi büyüklerimiz.

 

Ağlamayı bağırmaktan ayırmak gerekir. Bebekler ağlamayı bazen de bağırmaya çevirirler. Ağlamada gözyaşı varken, bağırmada gözyaşından daha çok kızgınlık hali vardır.

 

İnsan belli yaşlardan sonra ağlamak ve gözyaşı dökmek konusunda ölçülü ve kontrollü yaşar.

 

Kederli halimizde aylayarak gözyaşı döktüğümüz gibi sevinçli halimizde de ağladığımız olur. Onun için “Hepimiz kahkahalarımızı gözyaşımızIa ödüyoruz,” der Peyami Safa.

 

Öğrencilerime ders yılı başında özellikle de bayan öğrencilerime tembih ederim, ağlamak isteyen kendisini zorlamasın ağlasın. Sizin gözyaşlarınız beni korkutmaz bilakis daha da sevindirir. Çünkü ağlayan ve ağlamasını bilen insanın ruh sağlığı iyiye işarettir. Puşkin genç kızın gözyaşını çiğdem damlasına benzetir; “Genç Kızların gözyaşIarı, tıpkı sabah çiçeğine benzer; güneş doğar doğmaz, çiğdem damlaları uçar gider.”

 

Kuran’da Tanrı elçilerinin ve gönülden inanan müminlerin niçin gözyaşı döktükleri ve ağladıkları anlatılır.

 

Kendilerine Rahmân (olan Allah)ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.”19/58

 

Ayetlerde anlatılmak istenen ağlama; tefekkür ve hikmetle Allah’ın yüce kudreti karşısında derin bir huşu duyarak, önünde saygıyla eğilerek sevinç gözyaşları dökme olarak ifade edilmektedir.

 

Gönülden Allah’a bağlı olan müminlerin samimi ve içten ağlayarak gözyaşı döktükleri gibi annelerimiz de öyle gözyaşı dökerler. Türkülerimizde bu durum nasıl gerçekçi olarak anlatılmaktadır:  “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.”

 

Şair Nazım Hikmet annenin saf ve katışıksız gözyaşını ne güzel dillendirmiş;

 

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli

Farkına bile varmadan?

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli

Ayıpsız,

Aşikâre,

Yağmur misali?

Neylersin alışkanlık

İçin kan ağlarken yüzün güler

Dikilitaş gibi dinelirsin yine.

Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer,

Anneler gibi ağlamanın yiğitliğine?

 

Sadece anneler değil babalar da candan yanar ve gözyaşı dökerler. Hz Yakup’un evladı Hz. Yusuf için ağlamaktan gözüne ak düştüğü ve acısını içinde yaşattığı Kur’an’da şöyle anlatılır: “Onlardan yüz çevirdi ve "Vah! Yusuf’a vah!" dedi ve üzüntüden iki gözüne ak düştü. O artık acısını içinde saklıyordu.” Yusuf / 84.

 

 Hayvanlar ağlar mı? Hayır, hayvanlar ağlamaz.  Hayvanlar göz sağlıklarının korunması amacıyla gözyaşı salgısı üretmektedirler. Timsahın gözyaşı ağlama gözyaşı değil, avını öldürürken çenelerini sıkması sonucu kurbanları için akıttığı gözyaşıdır. Onun için her ağlayan gerçekten ağlamaz ve gözyaşı dökmez. Mevlana Celaleddin Rumi, “Ağlamak kadının tuzağıdır,” der.

 

 Bazı bölgelerde halen yaşatılan özellikle Arap geleneğinden geçme adet olan ölülerin başında ölenin iyiliklerini anıp mersiyeler ve güzel şiirler okuyarak ağlayan ağıtçı kadınlar vardır. Bunu için Metastasio; “Sahte gözyaşların, tuzlu sudan farkı yoktur,” der.  

 

Üzülerek ifade edeyim ki, bir zamanlar siyaset eliyle bile bile lades diyerek camilerimizdeki vaaz kürsülerinin Yahudilerin ağlama duvarı gibi ağlama yeri yapılmasıdır. Bu kürsülerde Kur’an’ın ruhuna aykırı olarak sinema sanatçılarının değişik tekniklerle sahte gözyaşı döktükleri gibi timsah gözyaşları döküldü. Ve dökülmektedir. Keşke camilerimizde ağlayarak ve gözyaşı dökerek günahlarımızdan arınsaydık ne iyi olurdu,  maalesef arınmadık tam aksine gözyaşlarıyla aldattık ve aldatıldık. Camilerimiz ağlama yeri değil, tefekkür, hikmet, hakikat ve erdemliliğin arandığı yer olmalıydı. Olmalı da! Allah’ın muradı böyledir.

 

Milli şairimiz Mehmet Akif gözyaşından daha çok ter dökmeyi salık verir. Onun feryadı; vatan işgal edildikten sonra oturup gözyaşı dökmek ve dizini dövmek yerine, keşke vatanın bağımsızlığı, birliği ve dirliği için hep birlikte ter dökülseydi. Bunu beceremedik, o halde bırakın ağlamayı, bari geleceğinizi kurtarmak için sağlam ve kesin karar verelim.  

 

Bırakın matemi yahu! Bırakın feryadı

Ağlamak faide verseydi, babam kalkardı!

Gözyaşından ne çıkarmış? Neye ter dökmediniz?

Bari müstakbeli kurtarmağa bir azm ediniz”

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.